beş ya da altı yaşındaydım galiba. evimizin yanında ufak bir mahalle bakkalı vardı. apartmandaki çocuklar habire bakkala gidip, ellerinde şekerlerle dönüyorlardı. bana da versenize deyince, git bakkaldan al sen de, biz oradan alıyoruz dediler.
ben saftirik iyi aile çocuğu, gittim, amca bana da onlara verdiğin şekerlerden verir misin? diye sormuştum.
bakkal amca uyandı tabi işe, meğer adamcağız tezgahın arkasında uyuklarken bunlar girişteki tenekeden avuç avuç çalıyorlarmış.
ondan sonra ayıkla pirincin taşını:/
ama amca sağ olsun, o gün çalmayıp da istediğim için ceplerimi şekerle doldurmuştu.