alt katımızda erdem diye bir çocuk vardı. çocukluk aşkımdı, üzümlerin sapına yün ip bağlayıp aşağı sarkıtırdım, o da alıp yerdi öyle bir aşk. bir gün kardelen diye bir kızla gördüm onu. sonraki gün de aynı kızla parka gidecekmiş, nasıl kudurdum ama. ben de gittim çocuğun sandaletinin tekini çaldım, çocuk aklı işte sandaletini bulamazsa gidemez. neyse işte bu sandaletini bulamamış, çok üzülmüş. kardelen de sizin evde oynayalım demiş, evde başbaşa oynamışlar. çaldığım sandaletin tekini birkaç gün sonra yerine bıraktım, ödünç çaldım sanırım sözlük.