sözlükler fazla ciddiye alınıyor, bu kadar ciddiye alınmamalı, yalnızca bir internet sitesidir deniyor. bu benim gözümde bir aciziyet göstergesidir. halihazırda türkiye'de 16 milyon internet kullanıcısı var ve bu oran her geçen gün katlanarak artmakta. sözlükler ise ezilen, düşünceleri hiçe sayılan, sözde bize emanet edilen bir geleceği olan ama emanete sahip çıkalım dediğimizde de öldürüldüğümüz biz gençlerin, türkiye gençliğinin üzerlerindeki ölü toprağını attığı, düşüncelerini sakınmaksızın dile getirebildiği, tartışabildiği, türkiye'de ünlü-ünsüz bir çok insanın takip ettiği, bir kişi veya kurum hakkında yapılan eleştirileri kendi haber sitelerinde veya ulusal basının kimi gazetelerinde yer verdiği, her türlü bilgiye ulaşmanın mümkün olduğu, sinema, tiyatro, resim, müzik gibi sanat dallarında uzman olan insanların bilgilerini paylaştığı, ideolojilerin çarpıştığı, kimi eleştiriye tahammülsüz insanlar tarafından sürekli kapatılmak istenen oldukça ciddi mekanlardır arkadaşlar. bizim sözlükleri fazla ciddiye aldığımızı söyleyenler asıl, sözlüklerin gücünün farkına varamamış olanlardır.
bir başka mesele ise gene bu ciddiyet tartışması üzerinden devam eden ya sev ya terket zihniyeti. sözlükleri var eden bizleriz, internet kullanıcısı olan, yazan, okuyan herkestir bu sözlüğün sahibi. sözlükler bir kişi tarafından kurulmuş olabilir, ama sözlükleri var edenler girileriyle sözlüğe katkı sağlayan yazarlardır, üretenlerdir. kimsenin bizi ''bize ait olan'' bir yerden kovmaya hakkı yoktur, olamaz. buradan gidip gitmeme kararı bizim özgür irademize aittir.
itirazımız da burada başlıyor zaten. uludağ sözlük'te bir ahbap-çavuş ilişkisi vardır. yaklaşık bir sene önce de benzer bir harekete nail olmuş, 20 küsür moderatör değiştirmiş, uludağ sözlük'e adeta aşkla bağlı olan kimi moderatörleri canından bezdirmiş, yeni moderatörlerin gördükleri karşısında bir hafta bile barınamadığı bir mekansa uludağ sözlük, herkesin bir oturup düşünmesi, bir şeylerin yanlış gidip gitmediğinin sorgulanması gerekli öncelikle.
uludağ sözlük'teki bir takım yazarlar moderasyon bölümünde 'bu benim arkadaşım', 'bu benim dostum', 'buna hoşgörülü davranılsın' şeklinde altına not düşülerek kayırılmaktadır. bunlar bizzat moderatör olmuş insanların söylediği şeyler, ben kıçımdan uydurmuyorum. itirazımız da tam buradadır. bu ahbap-çavuş ilişkisine güvenerek fütursuzca davranan, kendi kutsal addettiği değerleri eleştirenleri karşıt fikir üretmeden rica-minnet yoluyla uçurtabilen, ancak bu yaptıklarına tepki gösterilince ana avrat düz gitmekten çekinmeyen ve üstüne üstlük çok daha ileri gidip ''nasıl olsa bana bir şey olmaz, şu moderatör benim arkadaşım'' diyerek başkalarının ideolojilerine, milliyetlerine, dinlerine sövüp sayabilen (eleştiren demiyorum bakın) yazarlara ve bu yazarları kayıran moderasyonadır itiraz. bu bir aymazlıktır çünkü, yozlaşmışlıktır.
kürtçe meselesine gelince. sözlükte herkesin anlaşabileceği ortak dil elbette ki türkçe'dir, bu nedenle de sözlüklerin iletişim dili türkçe'dir. buna kimsenin bir itirazı yok. ancak nasıl ki ingilizce, fransızca, almanca başlıklar açılabiliyor, örneğin bir şarkı/türkü başlığında o türkünün dili neyse altına da o dilde olan sözler yazılabiliyorsa bu kürtçe için de geçerli olabilmelidir. biz ister kabul edelim, ister etmeyelim bugün kürtçe farklı lehçeleriyle, ağızlarıyla 30 milyonu aşkın insanın konuştuğu bir dildir ve artık uluslararası düzeydeki çeşitli internet sitelerinden tutun da çok uluslu şirketler tarafından bu dili konuşan insanlar dikkate alınmaktadırlar. kürtlerin bir ulus-devlet talebinin olması ve bu talebin karşısında mı yanında mı durulacağı mevzusu başka bir şeydir, onların anadillerini konuşma haklarını yoksaymak, kendi dillerinde olan şarkıları, yazıları buraya koymalarına müsaade etmemek çok başka bir şey. itiraz buradadır. içinde kürt kelimesinin geçtiği her başlık ya da yazıda ağzından köpükler saçarak saldırma ihtiyacı hisseden ve ''arkası sağlam'' olan, ''nasılsa beni uçuramazlar'' düşüncesiyle önüne gelene sövüp sayan yazarlara gösterilen ''eşitsiz'', ''adaletsiz'' kayırmayadır.
biz herkese eşitlik, herkese adalet istiyoruz derken bu sözlükteki herkesi kapsamaktadır emin olun. burda kimse suçsuz, günahsız değildir elbette. itiraz da bunadır, insanları provake eden, kışkırtan, birbirlerinin önemli değerlerine bel altı saldırıda bulunmasını sağlayan bu kokuşmuş düzene, tüm bunlara müsaade edilmesine, tek taraflı işleyen adaletedir itiraz. hiçbir şey eleştirilemez değildir, hiçbir ideoloji, din, düşünce, sistem tabu değildir, tabu addedilemez. ancak eleştirilerin dayanağı olması gereklidir. bunun bir dengesi bulunmalıdır. yazarların otokontrole sahip olmaları için sözlük yazarlığının bir anlamı, bir değeri olması gereklidir. insanlar bir hata yaptıklarında bunun bir kaşılığı olduğunu bilmelidir. bugün bluevelve'nin, brick top'un maruz kaldıkları bu muamele eğer sözlükte kayrılan yazarlara da uygulanmıyorsa bir şeyler yanlış gidiyor demektir. itirazımız, bu söylediğimin altını çiziyorum ki ne demek istediğimi anlayacaktır kastettiklerim, ''reklamın iyisi kötüsü olmaz'' mantığında hareket edenleredir. reklamın pekala iyisi kötüsü olur. biz buranın iyi bir şöhretle anılmasını, daha iyi bir yer olmasını istiyoruz. biz hata yapanların hatalarının karşılıksız kalmamasını istiyoruz, ''hata yapan herkesin'' hatalarının karşılıksız kalmamasını istiyoruzz.
şundan da emin olun ki bu eşitliğe, adil davranmaya karşı çıkan insanlar bu sülük düzenden, ahbap-çavuş ilişkisinden çıkarları olanlardır, bu düzenin değişmesi halinde kendi ''ayrıcalıklı'' konumlarını kaybedecek olanlardır.
şundan emin olun ki, içinde adalet duygusu olanlar adalet gün geldiğinde kendisi için işlediği zaman buna hiçbir itirazı olmaz. kendimden örneklendireyim. bu sözlükte birçok kez itü'yü övmüşümdür. kısa zaman önce yazdığım bir giriden sonra itü'den uçuruldum, yani yazma hakkım elimden alındı ve şu an istesem de, istemesem de beklemek durumundayım orada tekrar yazmak için. bu benim itü yönetimine olan güvenimi sarsmak bir kenara dursun, daha da güçlendirmiştir. çünkü ne yaptığımın gayet farkındaydım, bu yaptığımın bir bedelinin olacağını biliyordum ve şu an da bu yaptığımın bedelini ödüyorum. benim uludağ sözlük'te görmek istediğim tam da budur. insanlar yazdıklarının arkasında durabilmeli ve gerektiğinde bu yazdıkları yüzünden bir bedel ödemeleri gerekirse bu bedeli ödemeleridir. bunun yönetimle olan ilişkisi de yazar alımlarıdır. uludağ sözlük'te yazar alımlarının açık olması yazar uçurmanın bir yaptırım olmasından çıkmasına neden olmaktadır. yazarların bir otokontrole sahip olmaları isteniyorsa yazarlara adil davranılması şarttır. tüm bunlar sağlanmadığı sürece uludağ sözlük her geçen sene, her geçen gün daha da kötüye gitmeye mahkumdur.
eğer burayı yönetenler buranın ekşi'nin, itü'nün seviyesinde olmasını istiyorlarsa bunun yalnızca alexa traffic rank'ının artmasıyla olmayacağının farkına varmalıdırlar artık. eğer istemiyorlarsa ceketini alıp çıkmaları ve burayı daha iyi bir yer yapmak için çabalayacak insanlara koltuklarını devretmeleri gereklidir. burayı daha iyi bir yer yapmak için çabalayan yazarlar, moderatörler değil, mevcut taraflı uygulamalara imza atanlar, buranın her geçen gün daha kötü bir yer olmasına katkı sağlayanlar terketmelidir uludağ sözlük'ü.