aslında baştan aşağı çözümsüzlükle dolu bir sistemle yaşadığımızı gösteriyor.
adam, kente göçüyor. o mücadelenin içinde başımızı sokacak bir evimiz olsun diyor, güç bela ev inşa ediyor. bırakın projeyi, yasayı, yönetmeliği adamın tapusu bile yok.
yıkmıyorsun. ses çıkarmıyorsun. abonelik alamıyorlar, tapuları yok, güvenceleri yok. bu mağduriyeti çözeyim diye af getiriyorsun, sistem daha da boklaşıyor.
devlet, tam olarak bunun için var aslında.
tapulu olmayan malıma ev yapmıyorum ben arkadaşlar. manyak mıyım? ama insanları da anlamaya çalışıyorum. cahili de var köylü kurnazı da var, rantçısı da var sefalet için de yaşayanı da.
peki ne olmalı?
yıkılmalı kardeşim. performans testinden geçemeyen her ev peyder pey yıkılmalı. ama insanları da mağdur etmemeli. kentsel dönüşüm dediğin müteahhide gelir kapısı değildir.
dönüşümü devlet yapar.
ailemin oturduğu ev merkezi bir yerde, değerli bir konumda. ama eski, daha fenası riskli. yok işte o apartmanı yıktırıp depreme dayanıklı bir hale dönüştürecek gücüm yok. müteahhit için dönüştürmeye değer kar yok.
ee devlet napıyor? parasız eğitim, tam donanımlı sağlık hizmeti, ucuz ulaşım, vatandaşının can güvenliği. bu kadar basit arkadaş. devlet dediğin bunu yapar. önce bunları yapar. bunun hükümetle alakası yok, aslında bunun devletle de alakası yok.
biz, buyuz. biz, menfaatçi, paragöz, saygısız, gaspçı bir toplumuz. devletten bunları talep etmiyoruz.
tapum yok; tapu versin.
oğlum çok; torpille iş versin.
ufak tefek vergi kaçırıyorum; göz yumsun.
vatandaşın talebi bu olunca devlet de buna eğiliyor. yoksa imar affı 60 senedir değişik şekillerde uygulanıyor.
sen, ben, ufak hesaplar peşinde koşunca, senden benden oluşan devlet de ufak hesaplar peşinde koşuyor. bu kadar basittir açmazımız.