devlet denilen aygıtının görev tanımları vardır. Bunlar yasalar ve kanunlarla sabitlenmiştir.
bunlar bir kişinin ya da grubun çıkarları doğrultusunda eğilip bükülürse, devlet başka bir
şeye dönüşür. Bu noktada, devletin tüm gücü, o kişi ve grubunun iktidarının devamlılığını
sağlamak için kullanılmaya başlar. bu her ne kadar tehlikeli bir durum olsa da , esas mevzu
halkın bir kısmının da buna uyması, ve diğerlerine de bu durumu dayatmasıyla başlar.
siyaset, bürokrasi ve devlet gibi kavramlarda sevgi gibi soyut duygu durumlarının yeri yoktur.
mesela iyi şiir okuyor diye birine devleti emanet edemezsiniz. o gitsin şiirini okusun,
devleti devlet adamlarına bıraksın. ya da bir kişi dindar diye, namaz kılıyor diye iyi yönetici
olacak diye bi şey yok...
yani sevmenin ya da sevmemin bir anlamı yok. işler yürüyor mu; işte önemli olan bu.
bir ülkenin en başındaki yönetici, soğan patates hesabı yapıyorsa, o iş bitmiştir zaten geçmiş olsun.