Saygısızlık, görüntü kirliliği falan geçelim. Hayatında, okuduğu bütün kitaplar öykü ve romanlardan oluşan insanların anlamadığı nokta, didaktik yahut deneme tipi kitapların sadece okurken bile üzerinde çalışıldığı ve bu yüzden de altının çizilmesinin normal olduğudur.
Yani oturup foucault'nun deliliğin tarihi'ni okurken, heidegger'in varlık ve zaman'ını okurken ya da derrida'nın gramatoloji'sini okurken küçük prens okur gibi göz değdirip geçemezsiniz. Kitabı kutsamayı bırakın, muhtevaya odaklanın.