15 ekim 2008 ilker başbuğ un basın açıklaması

entry49 galeri
    46.
  1. Yazdıklarım başlıkla ilintili olmakla beraber,tüm sözlükten şimdiden bu fikir istişaremin ,aynı şekilde formata aykırı olmasına rağmen kabulunu canı yürekten istiyorum.

    Yazılan doğru analizleri kabul etmem , edepsiz tanımının açıklamasını şahsi menfaatleri doğrltusunda değiştirip ,düğün halayında havaya ,etrafa magandavari tavırlarla silah sıkan insanlar gibi çevresindekilere yönelten insanlarla hemfikir olduğum manasına gelmemektedir.Edepsiz kelimesi utanılacak işleri sıkılmadan yapan utanmaz,sıkılmaz,terbiyesiz insanlar için kullanılır.Kahramanımızın edepsiz olarak tanımladığı şeyler, benim 4 sene boyunca, günlerdir "fevkalade"; biçimde itinayla yazı yazdığı yerlerde ,yaşayıp gördüklerimi buraya aktarmamdır( olağanüstü bir şey olarak yaptığımdan değil yalnızca kahramanın ince eleyip sık dokumasındaki motifliğe bir katkıdada ben bulunmak istedim) Şayet kendisi bu yerlerde haritada isimlerini okumasının haricinde birfiil bir şeyler yaşadıysa( lütfen beni düzeltmekte sakın ve asla geç kalmasın ) sözümü kesip oturur,yaşarken kaçıncı yuzyılda yaşamıştır diye kendi kendime düşünürüm.Lakin durum tersiyse kendisi “Ukalalığın en parlak örneğini , kahramanının kendisi olduğu kısa metrajlı filmini bize sunmaktan geri kalmamaktadır.

    Kendisi kelimeleri ve imla kurallarını kullanmaktaki hassasiyet ve dikkatini ,yazdıklarımı okurkende gösterememiş olacakki, Beraberliğe pek ihtiyaç duyulmayan diye bir ifade kullanmadığımı ,yazdıklarımda kı açığı ararken kaçırmış olsa gerek.Ancak kendisine yardımcı olmayı ,yazdıklarımdan celallenmiş bir insan olması nedeni ile bir borç biliyor ve açıklamalarımı daha anlaşılması kolay hale getiriyorum.Benim açıklamaya çalışıpta kendisinin “beraberliğe pek de ihtiyaç duyulmayan günler” olarak formulüze ettiği zamanlar ülkede dış mihraplar tarafından ateşlenen çatışma veya mücadelenin yoğunluklu biçimde yaşanmadığı günlerdir.Bir ülkede her zaman diplomatik,siyasi vs mücadele vardır ve muhakkaktır ki her zaman beraberliğe ihtiyaç vardır ancak mevzu bahis günler bugün Güneydoğu’da yaşanan düşük yoğunluklu çatışmalardır.30 sene önce Kıbrıs’ta yaşanmış yüksek yoğunluklu savaştır.Maalesef bazı terimleri kullanmam,biraz daha fazla bilgi öğrenmek isteyip,biraz daha biraz daha fazla ayrıntı isteyen yazarlarımız sayesindedir.
    Dolayısı ile bu şekilde yazısına giriş yaptığı biçimle, yazdıklarımı anlamamazlığını ve anlamamakta ısrar ettiğini,ısrarında da kararlı olduğunu en başlarda bize göstermektedir.

    Sorduğu sorular doğrultusunda cevap veriyorum;Bundan 5 yıl öncesinde değil ama 1991-1993 yılları arasında Doğu vilayetlerinde yürütülen terörle mücadelede, büyük merakla araştırdığınız Ordunun kendi içindeki suçluları bulup bunları kendi yöntemleri ile ( görevden alma,başka bir bölgede görevlendirilme ) cezalandırmalar mevcuttur..Ancak vakti zamanında vuku bulan bu olaylar dönemin “olağanüstülüğünden kaynaklanan OHAL durumu sebebi ile” kamoyuna ifşa edilmememsine rağmen aynı şelilde kurum içi yaranın kapatılması yoluna gidilmiştir. Bunları yapanlar marjinal gruplar değil yine bu orduda görev alan karar vericileridi.Ancak yine vakti zamanında bunları marjinal düzeyde eleştiren marjinal gruplar bölücülere hizmet eden siyasi parti ,basın yayın organlarından başkası değildi.Gelinen 17 yıllık süreç içersinde bahsettiğim taraflara ait yayın organları ve partiler öyle bir vücut bulmuşturki, ülkemin güzel ve derin hafızaya sahip insanları sanki ilk defa yapılan eleştirilermiş gibi,yaşasın artık herkez şeffaf olacak edalarında sevinmiş ve bunu görmezden gelmişlerdir. Daha da somut bir belge isteniyorsa Genelkurmay askeri mahkeme arşivlerinde bulunmaktadır,ancak sanmıyorum ki,nefsinizin tatmini amacı ile size bu dökümanlar yada “somut kanıt”lar verilsin.Yine aynı belgelerde ( hatta belgeler ihtiyaç olacağını sanmıyorum google’dan rahatlıkla bakılabilir) değil yakın zamanda bir iki,90lı yılların ortalarından itibaren binbaşı,albay ve general seviyesinde onlarca usulsüzlük yapan muvazzaflar askeri mahkemelerce cezalandırılmıştır.Zannediyorum bu gerçek ya gecenin biri olması nedeni ile,yada biraz araştırmadaki zaaf nedeni ile gözünüzden kaçmıştır.

    Bakın, 8oli yılların sonuna doğru artmaya başlayan PKK ile mücadelede 90lı yılların sonuna doğru gerçektende büyük bir başarı kazanılmıştır. Bölücü başının ve yönetici kadrosunda yakalanması ile bu süreç iyicene hızlanmıştır.Ancak eleştirilere konu olan ve 2000li yılların başında yeniden artışa geçen PKK ile mücadelede asıl eleştirilende bitme noktasından buraya kadar gelen süreçte kimlerin suçlu,yada parmağı olduğudur.

    Doğaldır ki, 90lı yıllarda bugünkü doz ve renkte eleştiri yoktu.Çünkü terörle mücadelede dağdaki teröristlerin öldürülmesi ile bu mevzunun kapanacağı zannediliyordu.Sonrada sonraya dağa çıkmanın önünün kesilmesinin önemi anlaşılınca şeffaflaşma moda olmuş ve “ah keşke yıllar öncesinden de bunları hesap sorsaydık” denmeye başlamıştır.Yoksa sanmıyorum ki kimse Yeşil Bereliler’in Vietnam’daki gayri nizami savaştaki başarı yada başarısızlığını tartışmak için bu şekilde heves etsin.

    Sükunet zamanı yukarda açıkladığım gibi ülkenin direk yada dolaylı olarak bir çatışma içersinde olmadığı dönemlerdir kastettiğim.Doğaldır ki her zaman bir bölünme ve Pkk tehdidi altındayız ancak bu mücadelenin bu kadar yoğun ve sıcak bir biçimde olduğu dönemlerde , mücadele edilen örgütü direk,dolaylı,maddi veya manevi olarak destekleyen organ ve yazarların hesap sorma kisvesi altında ,mevzu bahis olaylarla hiçbir alakası olmamasına rağmen, bu palavrayı ordunun bir Başarsızlığı gibi göstermeyi hesap sormak olarak algılayan ve cevap bekleyen yazarlarımız varsa, zannediyorum Fantezilerinde hayal ettikleri yer Fransa veya Belçikadır.

    Olağanüstü kötü koşulların olması veya “fevkalade olağandışı şartlarda yaşanılması” bölgenin ve devletin ihtiyacı sebebi ile tesis etmiş olduğu Olağanüstülüğe güvenmemeniz manasında gelmemelidir.Şu yaşadığımız günlerde mücadele eden askerlerin,orda bu mücadelenin en önünde yer alan insanların ve geçmişte bu mücadelede başarı kazanmış insanların yakındıkları konunun başında güvenlik güçlerinin ve kolluk kuvvetlerinin yeniden OHAL dönemindeki yetkileri istediği gerçeğini ,yazılan yazılardaki yanlışlıkları düşünmek yerine bu gerçeği görmeye ayırsaydınız,zannediyorum güven duygunuz hassas bir biçimde yeniden tesis edildiğini en kısa zamanda görecektiniz.

    Maç sonucu yapılan eleştiri ile 30 küsur şehidin hesabının sorulmasındaki ve bu sorgulamanın yer,zaman,biçim ve tarzını farkının mukayesesini ,hayal edemediğim bir inat ile hala algılayamayanlar, bu millete karşı “en haddini aşmış biçimde” saygısızlık ettiğinin farkında değillerdir.

    Son olarak ,eminimki herkes bu ülkede nasıl daha az kan dökülürün hesabını yapmakta,bunun için yollar aramakta ve çözümler getirmektedir.Ancak sabahlara kadar kafa patlatılsa dahi,golf oynansa dahi bu kafa patlatmaların ne yönde ve nasıl olduğu çok çok daha önemlidir.Şehitlerimiz, zannediyorum sözlükte yazı yazmak ile yıllarca mücadele ettikten ve edicek olduğunu bilerek “ hatalı bir durumda, yanlış zamanda ve olmaması gereken biçimde “golf oynayan insanların farkındalığının bilincinde olarak şahadete ermişlerdir.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük