-nasıl memnun musunuz sibel hanım?
-(?!?)evet
-bi sorun yok yani
-ha,hayır!
-peki.
saçma sapan boş bi diyalog geçirdik lakin o diyalog da beynime geçirdi.
herhangi bi özel eğitim kurumundayım. ingilizce derslerine giriyoruz işte. konuşturuyoruz falan. bu mesleğin bana göre olmadıgını anlamam zaten bi 5 yılımı aldı. ama yapacak daha iyi birşey bilmemek gibi bi soruna sahibim.. artık evde yan gelip akşam yemeklerinden sonra annemin meyve tabagı hazırlayıp getirmesini bekleyemeyecek kadar büyüğüm. hayal kurmakta da geçiktigimi farkettim. lisede kurulan o yönetmen olsam oyuncu olsam hayallerini şimdi kuruyorum, gerçi değişen bişey yok o zamanda aynı şeyleri düşünüyor ama bütçesi düşük bi ailenin buna izin vermeyecegine idrak ederek sindiriyordum. velhasılkelam işteyim çalışıyorum.
içi boş öğretmenler odası muhabbetlerine katılmak yerine başka ugraşlar içersine dalıyorum. gerçi öğretmenler odasını sabit tek elemanı benim. benim dışımdakiler her daim bi gezide edasında kantinde müdür odasında orda burda. yaşlıca içi geçmiş ama hırsları kabiliyeti olmamasına rağmen geçmemiş ispiyoncu bir abla tiynetli, lise ve üni de hep popüler olmak isteyip de olamamış küçücük veletlere dahil herkese hava yapma peşinde olan ve aldıgı ilk çeviri de yardımım için bana koşan, kendini herdaim nasılım ama mükemmelim gibi sorularla onaylatmaya çalışan sözde playboy, bi de ben yeni mezunum ben bilmem tiplilerden oluşan bi yer işte. herhangi bi yer.
ne kadar abidiik gubidik tip varsa ordaymış demeyin. insanlar hep böyle. belki yazıyı okuyacak olanlar arasında vardır onlardan biri de ki öğretmenlerin çogu böyledir. aman ne de güzel bok atıyo demeyin ya da saçma sapan komplekslere girip hiç de bilem ben öyle değilim cümlelerini duymazdan geliyorum.
öğretmenler -ki bir sürü gördüm- çoğu böyle. mutlaka altyapı da bişeyler eksik psikolojik geçmiş mevzuatları karışık. öğretmenler odası sıgınagım oldu bu yüzden.