kendisine "amerikanın tarafı" başlıklı attığım mail şöyledir:
aylardır bu ülkenin gündemi değişti.. ama sizin gündeminiz değişmedi.. bir ara ergenekona taktınız sonrasında orduya.. ekonomi konuştuk, terörü konuştuk, seçimleri konuştuk, türbanı konuştuk biz.. ama siz hep orduyu konuştunuz.. ordu sizin için sürekli bir numaralı gündemdi.. ordu sizin için türkiye'nin bir numaralı problemiydi.. bugün de öyle, ordu sizin için bir numaralı problem.. çünkü siz "amerikanın tarafı"sınız.. aktütün baskınıyla ilgili yayınladığınız ve "gizli" olması gereken o görüntüleri, belgeleri alenen yayınlayıp bunu kamuoyuna sunmak habercilik değildir.. devletlerin, özellikle de ordunun bazı gizli bilgileri ne olursa olsun kamuoyuna açıklanmaz.. hele ki doğruluğu ve güvenilirliği henüz kanıtlanmamışsa.. yazılı basının görevi ülkesine, kamuoyuna hizmet etmektir.. sizin yayın politikanız ve zihniyetiniz bu ülkeye hizmet etmek değildir.. zira ülkesine hizmet etmek isteyen hiç bir kurum, kendisine servis edilen (size göre büyük gazetecilik) hayati belgeleri alenen kamuoyuyla paylaşmaz.. özellikle terörün böylesine hortladığı günlerde.. sizler gibi "maaşlarını yurtdışından alan yazarlar takımı"nı bünyesinde bulunduran "güruh", şu ülkeye "zerre" hizmet etmemekte, üstüne üstlük zarar vermekte, kutuplaşmayı tetiklemektedir..
ey, sen yasemin çongar.. madem ordu hesap versin diyorsun, madem bu kadar hassassın..madem bu kadar için içini yiyor, belki de sabahlara kadar uyuyamıyorsun geceleri kahrından.. kaç tane şehit cenazesine gittin? kaç tane şehit annesini telefonla arayıp acısını paylaşmaya çalıştın?.. sırtını "büyük sermayeciler"e dayayıp, ayaklarını uzatarak oturduğun yerden "-ordu hesap versin" demekle olmuyor bu iş.. geçmişte, kiraz ağacına ve bir memeye bu ülkeyi satanlar vardı.. cumhuriyet kuruldu.. bugün bakıyoruz yine "kiraz ağacına ve bir memeye bu ülkeyi satanlar var".. saflar aynı, amaçlar aynı, strateji aynı.. yöntem farklı..!