Ayrıca persona bireysel bilinç ve toplum arasındaki karmaşık ilişkiler sistemidir. Bir yandan başkaları üzerinde kesin izlenim yaratmak diğer yandan bireyin gerçek doğasını gizlemek için tasarlanmış yeterince uygun bir tür maskedir. Toplum her bireyden kendisine verilen rolü mümkün olduğunca mükemmel oynamasını bekler. Daha doğrusu beklemek durumundadır. Yani bir papaz resmi işlevlerini nesnel şekilde uygulamasının yanı sıra her dönemde ve her koşulda rahip rolünü mükemmel şekilde yerine getirmek zorundadır. Toplum bunu bir tür teminat olarak kabul eder.
Herkes kendi yerinde kalmalıdır. Bir yanda tamirci diğer yanda şair bulunmalıdır. Hiç kimseden her ikisini de olması beklenmez. "Garip" karşılanacağından her ikisi de olmak uygunsuzdur. ikisini de olan bir kişi diğer insanlardan "farklı" olacak ve güven vermeyecektir. Bu kişi akademik dünyada amatör, politikada "öngörülemez", dinde özgür düşüncelidir. Kısaca sürekli güvensiz ve beceriksizmiş hissi verir. Çünkü toplum sadece şair olmayan bir tamircinin ustaca tamir yapabilmesine ikna olmuştur. Dünyaya dolambaçsız bir görünüm sunmak pratikte önemli bir konudur. Yani toplum için ortalama bir insan bir şeyi değerindeyken başarmak için o bir şey üzerinde durmalıdır, iki çok fazla olacaktır. Toplum işte bu tür bir ideal üzerine kuruludur. O nedenle ilerlemek isteyen herkesin bu beklentileri hesaba katmak zorunda olması şaşırtıcı değildir. Lakin hiç kimse kişiliğini bu beklentiler içerisine tam olarak daldıramayacaktır. Bundan dolayı suni bir kişilik yapısı kaçınılmaz bir gerekliliktir. "Uygunluk" ve "görgü" talepleri bir maskenin olduğunu varsaymak için ilave bir kandırmacadır. O nedenle maskenin ardında süren şeye "özel yaşam" denir. Persona işte bu özel yaşamı maskenin altında tutmaktır.