kafalarda oluşan bir soru işaretini gidermek için şu açıklamayı yapmak elzemdir: boykot süresince bizzat tadal tarafından işçilerin hırsız oldukları iddiası ortalıkta dolaşmaktaydı. evet, işçiler bir hırsızlık olayına karışmışlardır bu doğru. ancak (ç)aldıkları şey maddi değer olarak hiçbir şey ifade etmeyen işçilerin imzaladıkları kölelik sözleşmesinin* bir örneğidir. yani işçiler hiçbir zıynete el sürmemiş, ancak imzaladıkları sözleşmenin bir örneğini basına vermek için almışlardır.
*: demagoji falan değil, kelimenin en gerçek anlamı ile yüksek işsizlik oranından faydalanmak isteyen patronun imzalattığı bir kölelik sözleşmesidir bu. "işverenin istediği zaman beni işten çıkarmasını hiçbir hak iddia etmeden kabul ediyorum", "işten çıkarıldığım takdirde hiçbir tazmınat talep etmiyorum" gibi maddeler içeren, hatta bir nüshasında tarih kısmı boş bırakılacak şekilde* "hiçbir tazminat talep etmeden şu* tarihte işten ayrılıyorum" gibi maddeler içeren ve t.c. yasalarına dahi aykırı bir sözleşmedir bu.
ek olarak da zaten asgari ücret alan ve hiçbir ek mesai ücreti almadan saatlerce köle gibi fazla mesaiye tabi tutulan işçilerin maaşlarının da 2-3 ayda bir verildiğini, yani sözkonusu şirketin* tabiri caizse -ki caiz- sinekten bile bir yağ çıkardığını belirmek gerek.
ancak boykot dönen onca ayak oyunlarına rağmen başarıya ulaşmış, bu insanlık dışı para hırsını dize getirmeyi başarmışlardır. şenliği de cuma günüdür, herkes davetli.
hiçbir uzlaştırmacı isteğe boyun eğmeyen ve taleplerinde taviz vermeyen işçilerin bu onurlu ve kararlı mücadelesinin benzer sınıf kardeşlerine örnek olması ise en büyük temennimizdir.