bundan 10-15 kış kadar önceydi.
renkli ekranlı telefonlar yaygınlaşmaya başlamıştı.
polifonik, mp3 çalar özellikler falan gelmişti telefonlara.
tabi o zamanlar internet imkanları kısıtlı. sadece operatörden internet alabiliyoruz ki, o da dünyalar pahası.
velhasıl. telefonlar için içerik reklamları dönerdi her mecrada. gazetelerde boy boy reklamlarını görürdük. tabi o zaman kontrölü telefonlar yaygındı, kontör üzerinden satış yapıyorlardı. yanlış hatırlamıyorsam saçma sapan bir kuş resmi bile 30-40 kontöre satın alınabiliyordu.
o tarihlerde bu içerik sağlayıcılarından birisinin sahibi açıklama yapmıştı.
"en fazla erotik içerik satın alanların, yine en fazla dini içeriklerden satın aldığını görüyoruz." şeklindeydi.
o dönem sanırım birçok ahlaki kırılmaların olduğu dönemdi.
ha tabi sonra türban siyasi simge vs olmaktan çıktı. sağ kesimin mağduriyet malzemesi iken, kelle kesen kılıcı oldu.
e baktılar, türban toplumda yaygınlaşıyor, saygı görüyor, dinden bihaber insanlar da kapanmaya başladı. ya da hiç istemediği halde aile baskısı ile kapatmak zorunda kalan insanlar çoğaldı.
sonra türban uygulamasının içi boşaldı.
beynamaz türbanlılar türedi.
türban saçları kapatmak gibi değerlendirilse de, vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde giyinmenin de ayrılmaz bir parçasıdır. yani bir yaşantıdır.
sonra üstü mekke, altı paris diye tabir edilen absürdlükler ortaya çıktı. fosforlu, cancanlı, bol makyajlı insanlar görmeye başladık,
türban, kadının kendisini erkeklerin bakışından gizlemesini sağlayan bir takva aracı iken, yanlış kullanım nedeniyle erkeklerde sapık düşünceler uyandıran imgeye dönüştü.
rahatsız mıyım durumdan? hayır. isterlerse diyanet işleri başkanı cübbesi ile porno çeksinler. kıyafetlere, şekle anlam yüklemem. dinen de bir anlamı yoktur.
beni rahatsız eden sapık düşünceli insanların çoğalması. tecavüz suçlarının artışı. yemediği nane kalmayan insanların cuma mesajları, seçim yaklaşınca cami cami dolaşmaları.