11.
-
o zaman en büyük sanat insan ruhuna herhangi bir vâsıta olmadan ulaşabilen müziktir.
sanat sonuçta hayale dayalı şeylerdir. o yüzden hacıvat-karagöz, Kâbe'ye asılan Muallekat-ı Seba, Dede Korkut
ne kadar sanatsa sinemada o kadar sanattır. aslında bilgisayar oyunları da sanattır ama ingilizlerin yönettiği
yüksek kültür içinde kalıplar var. bu arada yüksek sanat ve yüksek olmayan sanat ayrımını kabul etmiyor bazıları
yani bir kişinin, sinemanın sanat olmadığını ifade etmesini insan şaşırtıcı bulabilir. Diğer taraftan konuyu
açan arkadaşımızın yaptığı şeyi (neyin ne değerde olduğunu söyleme, onay ve dışlama gücü)edebiyatIN
veya sinema kendileri de yapmaktadır. Edebiyat klasikleri, gazetelerin kuponla verdikleri ansiklopediler veya
seçtikleri çizgi romanlar en iyiler yani "yüksek sanat" içinden çıkar. Tommiks çizgi romanın yüksek sanatı olduğu
için çizgi romanlarda hep bunu veriyolar. Amerika'da 80'lerde sanatsal değeri olmadığı söylenen, düşük bütçeli
o dönemin genç nesillerine hedef edinen B-Films türünde korku filmlerinin sinema tarihi, eleştiri içinde nasıl bir
yeri olduğunun bu başlıkla alakası olduğunu düşünüyorum. Evet, Katil Domatesler filmi bazıları için film değildir,
sanat da değildir. Zombi filmleri de öyle. Yani sanat filmi ve popüler film arasında her şeyi derecelendiren bir
sektörel düzen vardır. Bu nedenle sinema diyince herkesin aklına hollywood geliyor çünkü Hindistan-iran-
Nijerya-Kore gibi yerlerde olanlar Hollywood'la bir tutulmuyor. Bizim insanımızın eski Türk filmleriyle dalga
geçmesi de zihinlere giren ingiliz baskısıdır. Bu konuda Ezgi Aksoy'un Popüler Kült diye bir kitabını öneriyorum.
Yani arkadaşın dile getirdiği şeyi bizzat sinema kendisine yapıyor