senaryosu delik desik olan film. film'i izlerken kendi kendime sordugum birkac soru:
- özgü namal, yani donna nasil bu kadar iyi ve aksansiz türkce konusabiliyor? tamam babasi türk anladik, ancak bizim almanci diye adlandirdigimiz genclerin hem annesi, hem babasi türk. yine de bu kadar iyi türkce konusamiyorlar anasini satayim.
- demet akbag nasil ve hangi parayla bu kadar cocuk ve orospu gecindiriyor? parayi orospular kazaniyorlar demeyin, o kadar para, bu kadar cocuga yetiyorsa türkiye'de normal kadin kalmaz.
- film'in sonunda cocuklar nasil oluyorda ne pasaport sorgusu, ne de baska bir problem cikmadan ucaga binip italya seferine cikiyorlar? eger olay bu kadar basit ise, bu fikir nasil hic bir dingil'in aklina gelmez??
- darbe döneminde kac tane 7 yasinda cocuga iskence yapilmistir?
ne diyeyim, film'in en komik sahnesi, bence özgü namal'in film sonunda bülbül gibi sakiyip, opera söylemesi olmus. o kart sesin birden narin sese dönüsmesi cok komikti gercekten. geriye kalan hic bir sahne komik degildi. gülemiyoruz kardesim artik sirf küfüre. biraz daha calistirin beyninizi. daha iyi espriler yapin, film ile alakasiz espri yapmayin. cocuklarin birisinin adi sue ellen, diger cocugun adi sakip'mis. ahahah cok komik (!).
ayrica film'in son'u cok kötüydü. film bütcesi yetmemiste, hemen palas pandiras bitirmisler film'i gibi geldi bana.
