akşam vakti istinye park'a gittim. bilen bilir, avm'nin tam ortasında meydan var. bu meydana çoğu zaman döneme uygun stant kurulur. yaklaşan yılbaşı'ndan dolayı "yılbaşı" temalı stant kurmuşlar. telaşlı telaşlı yürürken bir yandan da standı kestim ne var, ne yok diye. tam o sırada küçük bir kız çocuğu ayaklarım dibinde belirdi. fark eder fark etmez, çevik bir vücut hareketi yaptım ve çocuğu ezilmekten kurtardım. üzücüdür ki, bu estetik vücut hareketimin devamlılığını getiremedim ve kütle halinde yere düştüm. sağ dirseğimin üstüne düştüğüm için "kütt" diye, kemik sesi geldi. yüzüme hasıl olan acı herkesin dikkatini çekmiş olacak ki, kimsecikler halime gülmedi. yerde çömmüş beklediğim esnada, o hale girmeme sebep olan şebelek geldi;
- dayanmalısın
- ama çok acıyor
- biliyorum
"biliyorum" deyince, acımı unuttum ve gülmeye başladım. pofuduk öyle bir bakıyordu ki yüzüme, gülmemek elde değil. annesi geldi o sıra ve iyi olup, olmadığımı sordu. "iyiyim. o, iyi mi?" dedim. neyse, iyi olduğunu biliyordum ama sordum işte. anası da iyi olduğunu söyledi. üstümü başımı temizlerken sırıtmaya başladım. şebelek durmadı tabii, yine patlattı bombayı;