hürriyet gazetesi yazarı yorgo kirbaki nin içleri acıtan, yürekleri dağlayan yazısı.
Yorgo Kirbaki Atinadan bildiriyor.
Sukru Saracoglu'ndaki Dinamo Kiev maci oncesi mutat sekilde toplandik.
Herkes, her sey yerli yerinde. Stelyo (kuzenim), Levon (enistem),
formalarimiz, kaskollarimiz, bayraklarimiz.
Telefon caldi. Arayan arkadas, bayram icin Atina'ya gelen bir
arkadasinin koyu Fenerli oldugunu ve maci izlemek istedigini soyledi:
"Madem bizden, gelsin elbet, buyursun" dedik.
Bu defa bir Tanri misafiri de vardi grupta.
Mac basladi... "Semih oynamiyor", "Guiza atsin bi gol artik", "Ya
nerde eski Fener" gibi muhabbetle 20 dakika gecmis. Organize ne bir
atak var ne bir sey...
Sohbetin icerigi farkli ilgi alanlarina sicradi. Stelyo,
cocuklugundaki Istanbul'u anlatiyor. Levon, Kayseri Orduevi'nde
(baterist idi) gecen askerligini, Tanri misafiri de Cengelkoy'u...
Ilk yariyi oyle tamamladik. Kanal degistirdik. Ya dizi oynuyordu ya da
eglence programi. "Yahu mac basladi" diye bagirdigimda ikinci yarinin
3 dakikasi geride kalmisti. Ilk ve tek gol pozisyonuna girdik. "Haydi
Fener" seklindeki tesviklerimiz birkac dakika surdu. Sonra yine ayni
zevksiz goruntu.
Burak filan girdi oyuna... Bizler Istanbul, Atina'yi konusuyoruz.
Turkleri, Yunanlari. Goz ucumuzla da maci izliyoruz. Kapi caldi, Eli
(ablam) geldi. Kapi caldi, Vilma (yegenim) geldi.
Mutfaga gittim, istavrit, uskumru ve izmarit benzeri "gopa" denen
baliktan almistim, kizartmaya basladim. Nasilsa gol atsak Levon
mahalleyi ayaga kaldiracak. Mutfak da Maldovano'nun attigi pas
mesafesinde. Kosar sevinci paylasirim.
Sohbet Atina'da, Istanbul'da guzel kadinlar nerelere gidere uzandi.
Hangi mekanlar "in" filan. Meger bizim Tanri misafiri Isvicre'de
okumus. Turkiye'de, Yunanistan'da bayagi buyuk isleri varmis.
Ve son duduk...
Tanri misafirine donup "Yemege kal, balik var. Salata ve Kara Efe"
dedim. "Yok agabey, kadin cocuk bekler gideyim" dedi.
Birkac gun sonra Kayserispor macinda Stelyo ilk kez yoktu aramizda.
Ilk kez gol yedikce kizmiyor, guluyorduk.
Oysa daha gecen sezon maclari izlerken yerimizde hop kalkar hop
otururduk. Salonda kendimizi yerlere atardik. Sarilirdik, opusurduk.
Yemekte, televizyonlardaki mac sonrasi gelismeleri izlerdik. Atina
sokaklarina ciktigimiz bile olmustu bayraklarla.
Tadi da yok tuzu da Fenerbahce'nin. Heyecan vermiyor, daha kotusu
basarisizliklara alisiyoruz, gulup geciyoruz.
Eger bizim haller boyle ise, o macta Sukru Saracoglu'ndan cikan
taraftar ne desin?
Takim, kalecisinden santrforuna kadar sorunlu. Neden sakat oyuncular
mi? Aragones mi? Aurelio'nun doldurulamayan boslugu mu? Zaten az
pozisyon uretiyoruz, onlari da kaciran ama cok "caliskan" oldugu
soylenen Guiza mi? Takima manevi katkisi beklentilerin gerisindeki
Roberto Carlos mu? Sanki baska macta oynayacak da isiniyor edali Kazim
mi? Ugur Boral mi? Gokhan mi? Emre mi? Bilmiyorum. Alex'i de, Volkan'i
da, Selcuk'u da begenmiyorum iste.
Sayin yoneticiler, teknik kadro ve futbolcular... Lutfen yani...