özentilik, yetişme tarzı ve politik sebepleri saymazsak genel olarak felsefedir. "tanrı varsa niye kötülük var", "tanrı taşıyamayacağı taşı kaldırabilir mi" gibi sorular büyüyerek ateizme yani tanrı tanımazlığa yol açar.
dinleri reddetmek demek ateizm değildir. tanrıya inanıp dinleri reddetmek:deizm ve tanrının varlığının yokluğunun bilinmeyeceği düşüncesi:agnostizm de din dışıdır. zaten dindar insanlar kendi aralarında ateistlerden çok deistlerin tehlikeli olduğunu söylerler kendi iç muhabbetlerinde. çünkü deistler ve agnostikler tanrıyı reddetmek yerine olabilitesi olduğunu kabul etmiş kişilerdir. dinin en basit argümanı olan "tanrı yoksa bu evren bu düzen nasıl meydana" geldi sorunsalı kendilerine sökmez.
kendimden yola çıkmam gerekirse çok dindar bir ailenin çocuğu olarak büyüdüm. latin harflerinden önce kuran okumayı öğrendim, cami de en küçük çocuk bendim. meraklı bir yapım vardı ve okumayı öğrenir öğrenmez küçük yaşta bol bol kitap okudum. ailemde bana bol bol çocuk kitabı alırdı. dini içerik dışında, tarihi ve bilimsel kitapları da okurdum bol resimli olanlarından. peygamberler tarihi siyer kitapları okuyarak büyüdüm. çok sosyal değildim ama okumayı severdim, bir gün okuduğum cehennem tasviri çok korkuttu beni 8 yaşında kendi kendime 5 vakit namaz kılmaya başladım, bunu gören ailem çok mutluydu. ilkokul lise hayatım boyunca sınıfta en dindar çocuktum gizli gizli okulda öğle namazı kılardım.
lise bitmeden turan dursun'un "din bu" ile başlayan kitaplarını okumaya başladım. çevremdekiler çok eleştirdi; "aklın bulanır", "sapıtırsın", batıl kitaptan bir şey öğrenemezsin" gibi tepkiler geldi doğal olarak. fakat bir insan böyle mükemmel bir dinden nasıl sapıtır nasıl karalar diye merak ediyordum ve inandığım kitap bana "ikra" yani "oku" diyerek emretmişti. kitaplar hayatımı çok fazla değiştirmedi, hatta turan dursun dezanformasyon yapıyor hadisleri ayetleri çarpıtıyor diye çok sinirlendim ama beynimdeki ilk kale yıkılmıştı. hadislerin sarsılmaz bütünlüğü.
üniversite hayatımda dini kitaplar okumaya devam ettim. radikal görüşlüler için "gerçek islam bu değil" diyordum çoğu zaman. önceden değer verdiğim bazı insanlar aslında çokta bilgili olmadığını görmeye başlamıştım. hatta aynı kitapları okuyup duruyorlardı. daha ilkokul da bol bol adnan oktar okuduğum için bilimsel verilere karşı bağışıklık kazanmıştım çok detayına girene kadar evrim teorisi saçma geliyordu. diğer dinleri ve mitolojileri okuyordum ama zaten kuran başka peygamberleri kısmen doğruladığı için hemen hemen her dinin tahrif edilmiş doğru dinlerden geldiğini inanıyordum. tabii ki hiç peygamber tasrifi bulunmayan ortadoğu kaynaklı olmayan dinler de kafamı karıştırmıyor değildi.
gün geçtikçe islam ile özdeşleşen kişilerin kötülüğü beni daha fazla şüphelere sevk etti. farklı dinlerden kültürlerden iyi insanlar tanıdım ama onların şahadet getirmediği için cehennem de sonsuza kadar yanacağı düşüncesi beni huzursuz ediyordu. modernist dini görüşleri beğeniyordum ama çevremdeki insanlar onlara kafir diyordu. allah onlara merhamet eder belki bütün din mensupları cennete gireriz diye umut beslemeye başladım. aslında gizli deist olmuştum islam dinine göre ama cehennemde sonsuza kadar yanma riski beni korkutuyordu, ya doğruysa gerek var mıydı risk almaya. kız arkadaşım vardı, dini çok benimsese ve yaşasa da başı açıktı. bir ara kapanması için çok uğraşmıştım sonradan bırakmıştım fakat kendi kendi bir süre sonra kapandı. bir insanı dini sebepten dolayı zorladığımı düşündüm ve üzüldüm. dini sorguyu ilerletmiştim ve kuranda mantık hatası olamaz diye onları araştırıp çözüyordum kendimce. birde kız kardeşim başörtüsü sebebiyle okulda solcu öğrenciler tarafından şiddete uğrayınca dine inanmazsam inancından ötürü eziyet gören kardeşime ihanet etmişim gibi hissettiriyordu. halen de özenti ateistlerden ve din düşmanlığı uğruna şiddete başvurabilen solculardan nefret ediyorum.
nihayet finale gelmiştim. islamın peygamberi. nasıl birisi neler yapıyordu, sıradan insan olarak değerlendirmeye başladım. dini kutsamayı kafamdan silip sıradan insan gibi bakınca tam aksine öyle çok kutsal bir insan falan değildi. kuran düşmanlarına lanet eder eşlerini uyarır hatta kendi evlatlığının eşiyle evlenebilmesi için özel ayet bile gönderirdi. kendisinin çok fazla soruyla meşgul edilmemesi, düşmanından ganimet alması, kendisine itaat etmesi için özel ayetler gelirdi. o anda acı gerçek karşıma çıktı. muhammet'in iç sesiydi kuran. bu konuda şüphesi olan twitter da @aklingozu isimli kişiden detaylı bilgi alabilir. artık kuran'dan yana bir korkum kalmamıştı. kendime sonunda inançlı olmadığımı söyleyebiliyordum. mitoloji ve bilimsel konuları daha fazla araştırdıkça agnostik oldum.
kız arkadaşım ile evlendim, hatta dini görüşlerimi açıkladım fakat kolay kolay kabullenemedi. internetten islamın bilimsel kanıtları diye yıllardır okuduğum fakat zaman içinde çürümüş şeyleri bana söyleyerek beni döndürmeye çalışıyor. kendisi hala inançlı 5 vakit namaz kılıyor ve bende onun dinine saygı gösteriyorum ve kendisi zorlamadıkça dini konuşmalara girmemeye çalışıyorum. ailelerimize ve yakın arkaşlarıma ise açılmıyorum ve açılmayı da düşünmüyorum çünkü gerçekleri kabullenseler yıllarını alacak, kabullenmeseler ise beni reddetmelerine kadar götürecek tehlikeli bir süreç bu. ben bu insanları dini sebepler olmadan seviyorum ve yaşadığım tek hayatta onları kaybetmeyi göze alamıyorum, bu sebeple uzun süre münafık olarak devam edeceğim hayata.