schiller'e göre insanın artık kendisine yabancılaşmasından dolayı ortaya çıkar. Bunu o elbette sanat ve estetik bağlamında ele alır ama varoluşa uyarlamıştır da. Eski Yunan'daki sanatın bitmesiyle modern insan estetikte Birliği bulamaz. Tıpkı estetikte olduğu gibi düşüncede de bu birlik yani, özne ve nesne arasındaki birlik kaybolmuştur.
Birlik fikri Nietzsche'de ikisinin de eserde olumsuzlanması ile sağlanır. Kaygıyı burada varoluşa uyarılarız. Heidegger sanat eseri için bu birliği epistemolojik değil, ontolojik olarak ele alır ve insanın içinde olduğu dünyaya ve kendi Varoluşuna yabancılaşmasını, yani -burası mühim- "birliğini yitirmesi sonucu özne ve eylem olarak kalmasından, nesnesini kaybederek yüklem olmayan fiillere fail olmasından dolayı" kaygının varoluşumuzda olduğunu söyler.
Nesnesiz kaygı aslında yüklem olmayan etkinliğin öznesi olmaktır da. Sadece modern insana yüklenemez ama foucault "insan, 19. Yüzyıl başlarında icat edilmiş bir şeydir." derken aslında yukarıda yaptığımız açıklamaların ortaya çıkışına vurgu yapar, sadece politik anlamda değildir.