Hınç kavramını ele alış tarzından esinlenerek bir iki bir şey söylemek istiyorum.
Yaşamı kendi kontrolü altında olmayan kişi, iktidarsızlığın bilincine vardığı an, iktidar arzusunu doyurabileceği başka iktidar ilişkileri üretir. Burada işe karışan hınç duygusuyla, intikamcı, intiharcı, yalancı ve manipülatif kişilikler halinde eyler. Herkesin hayatında en az bir tane, size özgür hissettirmeyen, diliyle bakışıyla, konuşmalarıyla domaninat bir tavır sergileyen kişi vardır. içinizden "acaba doğru mu söylüyor?" diye sorarsınız çoğu zaman. Bazıları oldukça manipülatif davranışlar sergiler. Hayatının kontrolünü elinden alan asli iktidar ilişkisini yok edemez; kendisini dayatabileceği başka ilişkilenmelere tutunarak doyurur kendini. Muhafazakar ailede yetişmiş bir kızın, gizliden gizliye yaşadığı hayatı ile ailesinde kontrolünü eline alamadığı hayatı arasında uçurum vardır. Düşünün, internette hiçbir anlamı olmadığı halde, yorumlarda hakaret ve küfür yazarak eğlenen tipleri. Kendi yaşamında kontrolü kaybettiği ölçüde, iktidar arzusunu sahte hesaplar açıp, siber zorbalık yaparak doyuran birini düşünün, ezilen bir işçinin karısını dövdüğünü düşünün, kıskanılan bir eşin ihanetini düşünün, muhafazakar ailed yetişen bir kadının norm-dışı yaşantısını, bunların hepsinin gerisinde çoğu zaman bir hıncın eşlik ettiği, iktidarsızlık bilinci vardır. Bu tezatlığı kişinin yaşam gücünü artıran kanallara yönlendirdiği örnekler de sayısızdır. Tecavüze uğrayan bir kadının feminist harekete katkılar sunması, görünmeyen meseleleri sorunsallaştırması, homofobik şiddetle karşılaşan bir gayin enfes bir dansçı ve makyaj sanatçısı olması gibi. intikam, iktidar, manipülasyon, yıkma arzusu yerine, üretme arzusu koymak.