Bir ihtimal, büyük büyük amcası cumhuriyet döneminin ünlü şairi Kemalettin Kamu olabilir. Zira okuduğum kitapta, Kemalettin Kamu’nun kardeşi Hüsnü Bey’in “Uluğ” soyadını aldığı yazıyor:
“(…) Kemalettin Kâmi Paris’te iken Türkiye’de soyadı kanunu çıkmıştı. Ağabeyi Hüsnü Bey’e (Uluğ), bir mektup yazarak hangi soyadını alacağını sordu. Kemalettin Kâmi’den bir hatıra olmak üzere ağabeyi Hüsnü Uluğ’a gönderdiği söz konusu mektuptan bir bölümünü buraya alıyoruz:
“… Yalnız sizden ad işini sormuştum. Şimdilik ben adsız kaldım. Ad işini yoluna koymadan size göndermek istediğim resmi yollamayacağım. Bana aile adınızı bildirin. Güzel bulursam derhal benimseyeceğim. Yoksa mutabık kalacağımız bir ad için tesdil-i nam (Ad değiştirme) etmenizi isteyeceğim.”
Sonuçta iki kardeşten Hüsnü Bey, “Uluğ” soyadını, Kemalettin Kâmi ise “Kamu” soyadını aldılar. Demek ki. Ağabeyinin aldığı soyadını güzel bulmamıştı.
Kemalettin Kamu hiç evlenmedi. Evlenmesi için ısrar eden ağabeyi Hüsnü Uluğ’a kinâyeli bir biçimde bir gün şöyle demişti:
-Ağabey sandığın kadar müşkülperest değilim. Bir dul kadın ile evleneceğim.
Cevabında ıstırabı gizliydi. Kemalettin Kamu’yu ölene kadar evlenmekten alıkoyan bu ıstırap bir gönül kırıklığı idi. Başından geçen ve hüsranla biten bir aşk macerası şairin gönlünü derinden yaralamıştı. Gönlündeki yarayı ölünceye kadar hissetti. (…)”
