götürün beni, günahlar işlediğim o şehre
şimdi bir afetin yokluluğundan sızlıyor ellerim, dirseklerim
mavili yeşili gözlere kanarak yaptığım devasa hatalar
bağışlasın, misyoner papazlar
kendi kendimi bağışlamadığım sürece
bir önemi yok, ötüşsün manifestolar
-olduğum gibi kabul edilmediğim yerleri nasıl özlerim
bir kalpte iki adam nasıl durur, savaşırlar-
cüsseli sessizlikte yemekhaneci er askeriyim
siluetsiz bakışlarım düşer çatışmalarımın ortasına
-düşman ateşine gülücükle karşılık verilir mi,
top atılan yangınlı çayırlara çıplak gidilir mi-
sevişmelerin hesabı kitabı
dursun orada, bu gece, dönsün yalnızlığım
aldanmayın kambur vücuduma, ruhum bir dal parçası
evrenler toplaşsın etrafında dağınık çarşafların
bir kan lekesi kadar basittir ve derinlere işlenir yaşanmışlıklar
kimi şiirler okunamayacak kadar güzeldir