ilk başta vicdani retçi dangalakların o iğrenç zamazingolarından biri gibi gözükse de azıcık düşününce insana mantıklı gelen çağrı. şimdi kendinizi aktütün'de görevli bir erin yerine koyun. canınızı dişinize takıp o piç kurularıyla 11 saat çatışıyorsunuz. arkadaşınız ölüyor, yaralanıyorsunuz. ömür boyu geçmeyecek psikolojik sorunlarla karşılaşıyorsunuz.
iki gün sonra hastanede elinize gazete alıyorsunuz ve manşete bir bakıyorsunuz ki komuta kademesinin en üst düzey yetkililerinden biri sizin o ölene dek unutamayacağınız olayı 1 (bir) gün sonra haber almış. öte yandan başka bir komutan çıkıp eski başkanına 1 trilyonluk araba alan kurumun karakolu parasızlıktan taşıyamadığını söylüyor. yani sizin canınızı emanet ettiğiniz kimseler resmen gözlerinizin içine baka baka taşak geçiyorlar.
2 ay sonra asker olacak bir birey olarak hiçbir ciddiyet göremiyorum ben bu işte. askere tabi ki seve seve gideceğim ama kesinlikle canımı seve seve veririm demiyorum. zira bu yol şehitlikten öte bok yoluna gitti niyazi sözünü anımsatıyor.