pastaneci kıza aşık olmak

entry54 galeri
    34.
  1. Bugün bir insana bahşedilen tüm duyguları bir arada yaşama şerefine nail oldum..

    Bunun şekli her ne olursa olsun, bir insana kendi duygularını, kendi iç dünyanı açamamak, insanı geceler boyu derin bir muallakta bırakıyor.

    Bir kaç gündür şanssızdım. Hatta öyle ki verilmiş sadakam varmış dahi diyebilirim.

    Zira dün 16:10 civarı paydos ettiğinde, onu yanındaki arkadaşıyla takip ettim.

    ilerideki trafik lambalarının orada tokalaşıp ayrılmaları gerekiyordu.

    Ve böylece yalnız kalıyordu.

    Ona mektubu verebilmek için uygun bir zamandı bu...

    Fakat böyle olmadı. Trafik lambaları boyunca yürümeye devam edip, marketin önünde ayrıldılar.

    Tüm cesaretimi toplamıştım. Markette uygun bir anı kollayıp mektubu verecek hızlı adımlarla dışarı çıkacaktım.

    Tam yaklaşıyordum ki yanındaki orta boylu adama " baba" diye seslendiğini fark ettim..

    Sanırım ölümün eşiğinden dönmüştüm..

    Kendimi koşar ayak dışarı attım..

    Kendimi hala koşarken buluyordum ki kalbim hızla atıyordu.

    Böylesine şanssız bir deneyimden sonra içime bir soğukluk girmedi de değil hani.

    Fakat yılmayacaktım..

    Ve bugün...

    Berkay isminde 18 yasında kendini bilen bir arkadaşıma durumu baştan sona anlattım.

    - benim için böyle bir iyilik yapar mısın?

    - korkuyorum.

    - beni tanımadığını söyleyeceksin. Ve mektubu verir vermez arkanı dön git. Sonra dile benden ne dilersen.

    - sen niye vermiyorsun?

    - çalıştığı pastanenin patronu beni tanıyor. Ya söylerse Beni patronuna? Mehmet ağabey de gidip babama yetiştirirse? Ne bok yiyecem sonra?

    Berkayı öyle ya da böyle ikna etmiştim..

    Çıkışa 10 dakika kalmıştı.

    Pastaneyi cepheden gören, bi kahvehanede çaylarımızı yudumluyorduk..

    Derken o büyük an gelmişti..

    Açık mavi bir kot Pantolonun üzerine pembe bir mont giymişti.

    Başında da beyaz bir şapka vardı..

    içimde bir umutsuzluk, belli belirsiz bir korku, tuhaf bir heyecan..

    Berkay ile kahvehaneden apar topar çıkmış, 60 metre arkalarından takibe başlamıştık.

    Derken trafik lambalarının oraya vardık.

    - şimdi burada tokalaşıp ayrılmaları gerek.

    - ağabey başımıza bir iş gelmesin?

    - eğer böyle bir şey olursa bütün suçu benim üzerime yık. Sen zan altında kalma anlaştık mı?

    - hayır.

    - işte ayrılıyorlar berkay. Söz sende. Göster kendini.

    Günlerdir arka cebimde katlı halde duran, ona verilmeyi bekleyen o kağıt nihayet cebimden çıkmıştı.

    Ellerim tarafından yazılmış o satırlar, nihayet onun elleriyle buluşacaktı..

    Yüzümde hiç bir mimik durmuyordu..

    Bir arada yaşadığım, o duyguların içinde en ağır basanı korkuydu..

    Sanırım korkuyordum.

    Derken 5 dakika geçti.. Berkay yok.

    Başına bir iş mi geldi acaba.

    Derken karşıdan bana doğru koştuğunu gördüm.

    Beraber aşağı sokakta tenha bir yere doğru koştuk.

    - oğlum naptın lan. Aldı mı mektubu? Oğlum acayip şeyler hissediyorum rahatlat beni lan...

    - verdim ağabey verdim ağabey. Arkasından abla diye seslendim " söyle ablacım" dedi. Tanımadığım bir çocuk sana bu mektubu gönderdi, çok ısrar etti deyip arkama bakmadan kaçtım. Arkamdan " çocuk bi bakar mısın?" diye sesleniyordu..

    Bu sözlerden sonra günlerdir göğüs kafesime oturup kalan öküzün biraz olsun kımıldadığını fark ettim..

    Çocuklar gibi gülüyordum. Korku yerini sevince bırakmıştı...

    Bu güzel zaferi, kızın çalıştığı pastahane de tatlı yiyerek kutladık..

    Şimdi o düşünsün.
    2 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük