sivas sivas olalı böyle zulüm görmedi

entry11 galeri
    10.
  1. efendim vakti zamanında memleket memleket yurdumuzun en kuytu köşelerine kültür dağıtılması, muassır medeniyyetler seviyesine ulaşılması maksadıyla bilmem ne devlet orkestrası sivasa turne düzenler.

    velhasıl belediyenin veya valiliğin salonunun tekinde vereceklermiş en baba avrupa tarzı konserlerini.

    hani ulan bunlar vivaldinin dört mevsimini bilir mi diye düşünmeden hoyratca dolduru verirler köylünü salona ve gıy gıy - goy goy sedaları altında başlar ve biter.
    her güzel şey gibi kötü şeylerde biter ama nasıl biter herkes bilir.

    ama esas olay ve tanım şöyle gelişir.
    dedenin teki bitkin vaziyette tam konser çıkısında yine devlet eliyle tutulmuş gazetecinin 'nasıldı amca konser' diye sorusuyla karşılaştığında.
    dede bütün duyguları tek kelimeyle ifade eder.

    sivas sivas olalı böyle zulüm görmedi.

    evet efendiler muassır medeniyyetler seviyesini kıçından anlayanlar bu halka bir tek sivasta bu tür garipliklerle zulüm yapmadılar.

    kıçından anlamanın neticesiyle bugün doğu ve batı bir birinden kopuk halde yaşıyor.

    bugün hala ayrılıkçılık, faşizanca ezilmiş halkçılık, faşizan milliyetçilik, ümmetçilik, kemalizm, hepsi en basit tabiriyle şef döneminin kıçından anlamacılığının tomurcuğudur, sürgünüdür, dalıdır, kendisidir.

    elbette taşra ve şehir tarihler boyu hep var oldu. köylü ve şehirliliği türkiye bulmadı ve sorun burdan oluşmadı.

    fakat taşra ve şehir kavramını türkiye yanlış bir şekilde doğu ve batı olarak olarak algıladı. bu algılayış yönünde hep uygulamalar yaptı.

    güneş dil teorisi gereği oturgaclı götürgecli kelimeler üreten muassırlaşmanı kıçından anlayanlar doğu ve batıyı uçurum gibi keskin hatlarla ayrılmasını bilerek veya bilmeyerek sağladılar.

    elbette teroru sırf bu nedenlerle izah etmek pek mümkün değil.
    teror zaten başlı başına bir farklı olgu.

    ama bu teror işinde bir bit yeniği var. ve yukarda anlatıklarım onlardan sadece ufak bir tanesi.
    0 ...