yaz akşamları şengül petek pastanesi ne gidip 1 liralık dondurma almaktır.
o anki atmsoferi değme romancı gelse anlatamaz. acaip bi atmosferdir. gündüz güneş kavurmuş dışarısı nispeten serin. çünkü çağlayan küçük bir tepenin zirvesine açılmış, farklı yüksekliklerde sekilendirilmiş 3 anayoldan oluşur ve bu yüzden eser. tepe dedik ya.
fekat pastanenin içi yanıyor. dondurma makinaları, buzdolapları kendini soğuturken motorları pasteneyi ısıtmış. bi yerde de iyi olmuş. bütün ayçöreği, dondurma, pasta kokuları iyice hissedilir olmuş. içeri girince sıcaktan ve bu kokulardan bir hoş olursun.
alırsın dondurmanı, cıkarsın dışarı hemen yanındaki, eskiden kahvehane sonradan türk ticaret bankası olan binanın dış merdivenine oturursun.
sıkılmana vakit kalmaz illa tanıdık birileri gelir yanına, düşünsene vatan caddesinin 100 m lik bir kısmında tanımadığın yok. bu duygu super bişey. şimdi dışarı çıktığında kaç kişiyi tanıyorsun ki, di mi.
neyse, ya bi abin gelir. napıyosun lan, sigara icmiyosun di mi. afferin der. ya bi arkadaşın gelir. lan dondurmadan bi kere yalıyım der. falla bak.yalatmazsan seni herkese söyler. adın cimriye çıkar. gerçi aynı şeyi sende yaparsın. kural bu o zaman.
dondurman biter. caddede zaten az olan trafik bitmişse ortalarsın caddeyi at gibi koşarsın evin önüne kadar ya da tükkanın.