kışın güzel yanları

entry322 galeri
    298.
  1. cenap şehabettin'in elhan-ı şita şiirini hatırlatır:

    Günümüz Türkçesi ile Elhân-ı Şitâ

    Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
    Bir beyaz titreyiş, bir dumanlı uçuş,

    Eşini gâib eyleyen bir kuş
    Eşini kaybeden bir kuş

    gibi kar
    gibi kar

    Geçen eyyâm-ı nev-bahârı arar.
    Geçen ilkbahar günlerini arar.

    Ey kulûbun sürûd-i şeydâsı,
    Ey kaplerin çılgın şarkısı,

    Ey kebûterlerin neşîdeleri,
    Ey güvercinlerin şiirleri,

    O baharın bu işte, ferdası
    O baharın işte bu, yarını

    Kapladı bir derin sükûta yeri
    Kapladı bir derin sessizliğe yeri

    karlar
    karlar

    Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar
    Ki suskunca her an ağlar.

    Ey uçarken düşüp ölen kelebek,
    Ey uçarken düşüp ölen kelebek,

    Bir beyaz rîşe-yî cenâh-ı melek
    Melek kanadının bir beyaz püskülü

    gibi kar
    gibi kar

    Seni solgun hadîkalarda arar.
    Seni solgun bahçelerde arar.

    Sen açarken çiçekler üstünde
    Sen açarken çiçekler üstünde

    Ufacık bir çiçekli yelpaze
    Ufacık bir çiçekli yelpaze

    Na’şın üstünde şimdi, ey mürde,
    Naaşın üstünde şimdi ey ölü

    Başladı parça parça pervâze
    Başladı parça parça uçmaya

    karlar
    karlar

    Ki semâdan düşer düşer ağlar.
    Ki gökyüzünden düşer düşer ağlar.

    Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar;
    Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar;

    Küçücük, ser-sefîd baykuşlar
    Küçücük, beyaz başlı baykuşlar

    gibi kar
    gibi kar

    Sizi dallarda, lânelerde arar.
    Sizi dallarda, yuvalarda arar

    Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân,
    Gittiniz, gittiniz siz ey kuşlar

    Şimdi boş kaldı ser-te-ser yuvalar.
    Şimdi boş kaldı baştan başa yuvalar,

    Yuvalarda –yetîm-i bî-efgân!
    Yuvalarda feryatsız yetim

    Son kalan mâi tüyleri kovalar
    Son kalan mavi tüyleri kovarlar

    karlar
    karlar

    Ki havada uçar uçar ağlar.
    Ki havada uçar uçar ağlar.

    Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir
    Ey kışın gökyüzü, elinde yığın yığındır

    -i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter
    Yasemin yaprağı, güvercin kanadı, ıslak bulut…

    Dök ey semâ, revân-ı tabîat günûdedir.
    Dök ey sema, tabiatın ruhu uykudadır.

    Hâk-i siyahın üstüne safî şükûfeler!
    Kara toprağın üstüne temiz çiçekler

    Her şâh-sâr şimdi –ne yaprak, ne bir çiçek!
    Her çalı şimdi –ne yaprak ne bir çiçek

    Bir tûde-yi zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümîd
    Bir gölgeler yığını ve siyah renkli ve ümitsiz

    Ey dest-i âsumân-ı şitâ, durma, durma çek
    Ey kış göğünün eli, durma, durma çek

    Her şâh-sârın üstüne bir sütre-yi sefîd.
    Her çalılığın üstüne bir beyaz örtü

    Göklerden emeller gibi rîzân oluyor kar,
    Göklerden emeller gibi dökülüyor kar

    Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar,
    Her tarafta hayalim gibi koşturuyor kar

    Bir bâd-ı hamûşun per-i safında uyuklar
    Sessiz bir rüzgârın temiz kanadında uyuklar

    Tarzında durur bir aralık, sonra uçarlar.
    gibi durur bir ara, sonra uçarlar

    Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzân
    Soldan sağa, sağdan sola titreyip kaçarak

    Gah uçmada tüyler gibi, gah olmada rîzân
    Kâh tüyler gibi uçuyor kâh dökülüyor

    Karlar, bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun
    Karlar, sessizlik çalgılarının bütün şarkıları

    Karlar, bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun
    Karlar, ruhlar âleminin bahçelerinin bütün çiçekleri

    Dök hâk-i siyah üstüne, ey dest-i sema dök
    Dök kara toprak üstüne ey semanın eli dök

    Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök
    Ey semanın eli, cömertlik eli, kışın eli dök

    Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi
    Bahar çiçekleri yerine beyaz karı

    Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümidi
    Kuş şarkıları yerine ümit sessizliğini.
    0 ...