hepsi olmasa da büyük kısmı 'potansiyel görücü'dür. otobüste, durakta, misafirliğe gittiğiniz yerde, hatta hastanede doktorken bile ayaküstü ailenizin seceresini öğrenip, önce kendi hayat hikayelerini, sonra torunlarını/yiğenlerini anlatırlar.
yt: nerelisin yavrum sen?
c: ankaralıyım teyze
yt: pek güzel, pek güzel. ben de sivaslıyım. benim bey de yozgatlı. bilmem kim teyze tanıştırdı bizi, öyle evlendik. 5 çocuğum var benim. bıdı bıdı da bıdı bıdı
bu teyzelerin gittikleri misafirliklerde hatta hastanelerde bile öncelikli amaçları torunlarına/oğullarına/yiğenlerine ya da en olmadı komşularının oğullarına 'münasip bir kısmet' bulmaktır.
muhtemel diyaloglar ise şöyledir:
yt: okuyor musun kızım sen?
c: yok, ben bitirdim teyzecim, yeni mezun oldum.
yt: oh oh, pek güzel. liseyi mi bitirdin yavrum?
c: yok teyzecim üniversiteyi bitirdim ben. *
yt: amaaaaan, maşallah. pek de küçük gösteriyorsun maşallah maşallah! hangi okulu bitirdin?
c: tıp fakültesini.
yt: ay sen şimdi bir de doktor musun? benim bir torunum var o da mühendis çıktı. şimdi bilmem nerde bilmem ne olarak çalışıyor. pek de yakışıklıdır. ailesi de şöyledir. annesi böyle, babası şöyle. zenginler baya. arabası falan da var.
veya
yt: benim de bir yiğenim var o da yeni bitirdi fakülteyi.
o da olmazsa
yt: bizim bir karşı komşunun oğlu var. doktor o da. aman pek de yakışıklı. evli de değil. pek de efendidir.