bir güzelliği paylaşma ihtiyacından olsa gerek, izmir'de yıllardır yaşayan insanlara bile izmir'i anlatma ihtiyacı duyarım hep. ama izmir'i ilk kez gören birine anlatmaya başladığımda işin içine böyle bir şehirde yaşamaktan duyduğum zevkin ukalalığı da girer. bir kaç gündür de geniş çaplı bir açıklayıcı izmir tanımı girmek istiyordum ama bunu uzun yazılara bile sığdırmak o kadar zor ki en sonunda fotoğraflardan destek almaya karar verdim. bunu da ancak bir merkez gezisi şeklinde yapabileceğim. ilk fotoğraf karataş tan sahilin bir görünümü. genelde merkezi dolaşmaya başlamam bu görüntüyle başlar. körfezdeki eski kötü koku gitti gideli buradan geçerken burnumu kapatmak yerine, manzarası için gözlerimi açıyorum artık.
kıyı boyu giderken apartmanların arasından ince uzun bir yapının yükseldiğini görürsünüz. bu tarihi asansördür. hepsini bitirdiğinizde yarım kilo verdiğiniz merdivenler olmadan önce halil rıfat paşa caddesine çıkmak için kullanılırmış.
konak meydanı neresinden bakarsanız bakın güzeldir. merkezinde saat kulesi bulunur. çevresinde de sırasıyla güvercinler banklarda oturanlar konak camii ve hükümet konağı bulunur. saat kulesinin kurulmasını ve bakımını da kemeraltı çarşısındaki bir saat ustası yapar.
karanlık basınca ise ışık oyunlarının güzelliği eklenir meydana. palmiyeler kağıt 500 liraların arkasında da görüleceği gibi saat kulesiyle bütünleşip simgeleşmiştir.
basmane'nin ara sokakları da, merkezi de bir çok tarihi yapıyı barındırır. ara sokaklarındakitarihi evlerin bir kısmı restore edildi ama önemli bir kısmı ilgi bekler vaziyette. ama burada bir fotoğrafa iki tarih sıkıştırmak çok zor değildir. öndeki basmane garı. arka plandaki caminin minaresinin yapısı izmir'deki diğer bir çok minareyle aynıdır. keşke biraz mimarisi hakkında da bilgi verebilseydim.
orhan pamuk nasıl ki hayatın büsbütün berbat olamayacağını en azından bir boğaz gezisinin mümkün olduğunu söylüyorsa, her ne kadar boğaz'ın yerini asla tutamayacak olsa da izmir'de de bir kordon boyu vardır. dışarda yapacak bir şey bulamayanlar en azından denizi ciğerlerine çeke çeke kordon'u şöyle bir turlar.
alsancakta deniz ve güneş her haliyle güzeldir. beraber oluşturdukları ışık oyunları ardındaki hayat meşgalesini anlatmak istiyordur. alsancakta gökyüzü bazen sarı olur o göğün altında kimi karnını kimi de kalbini doyurur;
bütün bu güzellikleri görmek isteyen binlerce insan hiç boş bırakmaz buraları. karşıyaka çarşısının kalabalığı biraz yukardan bakınca ürkütücü gelebilir. bundan kurtulmanın en iyi yolu kalabalığa karışıp amaçsızca dolaşmaktır.
velhasılı kelam izmir kendini sevdiren, bana estetik duygusu ve zevk kazandırmış özel bir şehirdir. gerçekten de bir şehri sevmenin, insanın en kötü anında bile tamamen berbatlaşmasını engelleyecek bir gücü vardır.