matematik başarısı kesinlikle büyük oranda mizaçtan, dolayısı ile de doğuştan gelen özel bir yetenek fikrimce.
bugün henüz 10 yaşında, 23 kg ağırlığındaki minik eren, ilk defa gördüğü 1'den 15'e kadar olan sayıların kareleri arasındaki ardışık tek sayı örüntüsünü anında fark etti ve bunun bir formülü olup olmadığını sordu. üstelik arkadaşlarının çoğu sorduğu sorunun ne olduğunu bile anlamazken.
elbette geliştirilebilir ve sevgisi oluşturulabildiği ölçüde öğrenilebilir bir yetenek. fakat, insanın yaşı kaç olursa olsun, fark edebilmek, orada olmak, kendine ait olanı görebilmekle ile ilgili daha çok sanki, bilemedim.
matematik soyut bir bilim olmasına rağmen, hayatta pratik anlamda somut karşılığını bulabilen yegane bilimdir. olayları ve olguları değerlendirirken, sebep- sonuç ilişkileri oluşturulurken, doğru düşünebilme, doğru algoritmaları oluşturabilme ve doğru sonuca ulaşabilme yeteneği kazandırır. hayatınızın sabitlerini ve değişkenlerini bile belirlerken matematik/mantık kullanırsınız.
ve son olarak matematik, zekanın şiirsel halidir efendim ve usta'nın dediği gibi aşktır;
üç kere üç dokuz eder
bilirsin
birin karesi birdir
kare kökü de
bilirsin
“mutlu aşk yoktur”
bilirsin
ama baharda ya da dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
nedendir bilinmez
garip bir biçimde
hep sonsuzdur