filmi bu kadar geç izlediğim için öncelikle kendimden özür diliyorum.
filmin en çarpıcı yanı; anlatılan hikayenin 2005 yılında bir işitme engelliler okulunda yaşanmış olan gerçeklerden alınması. film, gang ın ho’nun (yoo gong) hasta kızının tedavisi için evinden uzakta, moojin’de bir işitme engelliler okulunda öğretmenlik yapmasıyla başlıyor. zamanla okulda çocuklara şiddet uygulandığını ve onlara kötü davranıldığını farkediyor. akabinde moojin insan haklarını koruma merkezi'nde çalışan seo yoo jin (yi mi jeong) ile birlikte bu kötü muameleyi ortaya çıkarmak için çabalarken; çok daha korkunç bir gerçekle yüz yüze geliyorlar.
yoruma gelecek olursak, çarpıcı bir şekilde anlatılması, bazı sahnelerin (her ne kadar ürpertici, rahatsız edici olsa da) gösterilmiş olması bence çok iyi olmuş. gerçek yaşamdan uyarlanması zaten insanı derinlere sürüklüyorken, üstelik oyunculuğun ve senaryonun akışı ile sizi alıp götürüyorken tam oscarlık film diyorsunuz. filmi izlerken o kadar gerildim ki 4 defa durdurdum kendime gelmek için. korkuyu, sevinci, hüznü, şaşkınlığı, çaresizliği, tükenmişliği, umudu.... ve daha nicelerini, izlerken yaşıyorsunuz. paranın güç sayıldığı bu yüzyılda, her şeye rağmen mücadele etmenin nasıl da kıymetli olduğunu bize göstermiş oldu. "polis daima vatandaşın yanındadır", "özgürlük, eşitlik, adalet" cümlelerine ironi bir gönderme yapması da filmi güçlü kılan detaylardan. yüreğimin en derinlerine sakladığım filmlerden biri olacak. eminim etkisinden uzun bir süre çıkamayacağım....
işini doğru yapan hukukçulara saygım sonsuz lakin dostoyevski'nin şu sözü de aklıma gelmiyor değil; "avukatlar, kiralık vicdanlardır."