kimin kurduğuna, kimin yediğine, ağırlanacak kişinin uyuzluğuna ve pimpirikliğine bağlı olarak değişen sofradır.
bazısı için o sofra bir donatılır, hazırlanır ki... evini dahi aramaz. en azından bir süre.
sonra ay sonu yaklaşır. ağzıma sürmem dediğin ayçiçek yağını "olmaz ya bişey olmaz" diyerek kullanmaya başlarsın. 3 TL'ye tavuk tırnağı alırsın nugget adı altında; onu yaparsın 2 kilo makarnanın yanına.
sipariş verip 1 saat içinde doyarsın ama ertesi gün için yiyecek alacak paran kalmaz. derbeder olursun bir anda; üstün başın kir içinde kalır. ne hikmetse?
sonra yine ay başı. yine güzel sofralar. bazen iyi bir arkadaşın için evden gelen erzaklar sergilenir sofrada. 1 avuç donmuş et padişah yemeği sayılır. senin için et erzağını kullanan birisini sevmek zorundasındır zaten, o senin dostun olur.
misafirlerim için elimden geleni yapıyorum şahsen. 6 gün bulgur pilavı yerim ama misafiri iyi ağırlarım. sırf bu yüzden 3lü olarak aldığım tabakları 6lı sete çevirmek için aileme yalvardım. almadılar. haklılar. çeyiz mi bu dediler. çok haklılar.