andımızın kaldırılma amacı, dini referanslar baz alınarak adım adım mensubiyet duygusunu zihinlerden silmek, sözüm ona 'dünya vatandaşlığı' görüşünü zihinlere kazımaktır. bunları kendi menfaatleri için hayata geçirmek isteyen ( hükmediciler) neler demiş görelim.
bilberg'in hollandalı il başkanı prens bernhard en hayati görevlerini şöyle açıklar.'milliyetçiliğin hüküm sürdüğü ortamlarda, insanlar egemenliklerinin uluslararası güçlü bir organa devrini kabul etmezler. bizim önümüzdeki en hayati görev onları buna razı etmektir'.
insanları egemenliklerini devretmelerine razı etmek için milliyetçiliğin her türlü kötülüğün kaynağı olarak gösterilmesi gerekir. bu nedenle milliyetçiliğin ' hastalık', ' savaş' ve 'bela' özdeştirilierek mahkum edilmesi onlar yönünden zorunluluk halini alır.
abd dış politika araştırmalar enstitüsü başkanı da benzer görüşleri söylemiştir.şöyle der. 'milliyetçilik bu yüzyılın en güçlü gerici kuvvettir. mal ve hizmetlerin serbest dolaşımını engeller, ekonomik ve kültürel gelişmeyi durdurur.. amerikan halkının misyonu,milli devletleri tarihe gömmek, onların kalan haklarını,daha küçük birimlerde birleştirmektir. önümüzdeki 50 yıl amerika'nındır'.
küresel güçler,, arz üzerindeki egemenliklerini milli direnişlerin kırılma kapasitesiyle yakından ilişkilendirirler. milli kültür aşılarak, milli devlet tarihe gömülerek ve nihayet milliyetçilik mahkum edilerek ancak küresel şirketlerin mallarının önü açılabilir. küresel pazarın sınırlarını genişletmek için milli yapıların etnisite, evrensel dinlerin de mezhep ya da cemaat birimine indirgenerek küçültülmesi gerekir. bunu yaparken kullanılan slogan da hazırdır.' önemli olan sınırlar değil, insanlardır.'
uzun lafın kısası, bu zihniyetteki devletlerin maşası haline gelen malum iktidarlar da, milletin, içselleştirdiği milli ve manevi gibi değerlerini asimile edip çökertmek amacını gütmektedirler.
savaş ölünce değil düşmana benzeyince kaybedilir. ( aliya izzetbegoviç).
ne mutlu türküm diyene.