Bu denli yapılan yanlış meallerden dolayı bazı insanlarımızın mübarek Kur'an'la ve islam dinimizle alay etmelerini bir mü'min hazmedebilir mi?
Zikri kesinlikle biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.” Hicr Suresi, 9
NEBE SURESi 31-34 GERÇEK MEALi
NEBE SURESi
31. Ayet “inne lilmüttekiyne mefâzen”
Müttekiler (Allaha yaklaşanlar, ibadet ehli) huzurullahtadırlar (övülmüş ve kabul edilmiş halde)
32. Ayet “hadâika ve a’nâba”
(kavuştukları mükafatın) hidayetin haberidir.
34. Ayet “ve ke’sen dihâkâ”
Allah onları yoğun tecellileri ile ve sonsuz dehasının tesiri ile kuşatır.
Kısa bir tefsir yaparsak şu anlam yüklenir:
"Müminler, muttakiler dünya hayatındayken Allah’a yönelmelerinin müjdesi olarak, kavuştukları hidayetin tezahürü neticesi, öldüklerinde ilahi huzura kabul edilirler ve Allah (cc) onları huzuruna kabul etmekle şereflendirir, yüceltir. Manevi varlıklarına da Allah’ın tecellisi dolar." Nebe Suresi, 31-32-33-34
Nebe Suresi'nin 31-34 ayetleri arasında geçen Arapça kelimelerinin kök anlamları.
MÜTTEKi = Ehli Takva
MEFAZE = "Mefaiz" kökünden gelir, "geniş alan" demektir. Dolayısıyla MEFAZE ayette "Allah’ın sonsuz huzuru" anlamındadır.
HADÂiK = "Hadi" kökünden gelir. HADAiK, ayette "hidayet verip kurtaran, mütteki, kula yardım eden" anlamındadır.
ANABA = "inabe" kökünden gelir. "Günahsız halde Hakka dönüş" anlamındadır.
KEVAiB = "Kev" kökünden gelir. "Vurmak, tesir etmek" anlamındadır. Ayette "Allah (c.c.), tecellisi ile kuluna tesir eder" anlamını alır.
ETRAB = "Tarab" kökenlidir. Tarab; sevinmek, şad olmak anlamındadır. Ayette "kulun aldığı mükafatla sevinmesi, şad olması" anlamını alır.
KE’SEN = "Kesane" kökünden gelir. insana yakışır şekilde demektir. Ayette, "mütteki kul Allah katında kendine yakışır konuma Allahın tecellileriyle gelir" anlamındadır.
DiHAKA = "Hakaik" kökenlidir. Ayette "insanın Allah katında ilk hakikatı olan nurun ala nur halinde olması" anlamındadır. Yani "insan hakikatına döner".