Yıllarca okursun edersin sınava girip öğretmenliği kazanırsın.
Kazandığın fakülte yök'e "bize sınıf öğretmenliği için 40 kişilik kontenjan aç, akademik kadromuz ve fiziki yapımız bu kadarına müsaade ediyor" der. Yök sikine takmaz 80 kişilik kontenjan açar. Tüm fakültelerde öğrenci sayısını artırmak için şişirme kontenjanlarla fakültelerin hem seviyesi düşürülür hem de işsiz öğretmenler yığını yapılır.
Neyse kazandın. matematik ve türkçeden yaptığın net o bölümü okumak için yeterli sayıldı. fakat yök dedi ki "olmaaaaaz bir daha temel matematik gör" e tamam dedin. bir daha lise matematiği gördün, sınava girdin verdin. yök dedi ki "şimdi de türkçe zamanı bakalım" e peki kardeşim onu da verdin. geldin 4. sınıfa türkçe, matematik, bilgisayar, ingilizce, inkılap tarihi gibi lise derslerini gördün artık uygulamalı öğretmenliğe dedi yok. "lan en başından beri o kadar lise dersi vereceğine bu dersleri öğretmenlik uygulaması adı altında çocuklara nasıl aktaracağımı gösterseydin ya" dersen yök "al sana soruşturma pis hayin" deyip fişini kesebilir.
neyse sonunda bitti fakülte. şimdi kpss zamanı. bir sınıf öğretmeni olmak o kadar kolay değil. yökten kurtulduk bu sefer ösym ve meb'e yaranma zamanı. ilk önce genel kültür ve genel yetenek sınavına giriyoruz. Yetti mi? Yetmedi eğitim bilimleri sınavı var. eğitim psikolojisi, eğitim sosyolojisi, ölçme ve değerlendirme... liste uzun. oh bu da bitti. yooook bitmedi. alan sınavı var birde. lan o ne? ya işte türkçe, matematik, biyoloji, kimya, fizik, tarih... hay babanın şarap çanağına getirin o sınava da gireyim. oh be puanı yaptık, artık öğretmen oluruz hayırlısıyla. "nah olursun" dedi birisi. lan yine ne var? "kardeşim mülakat var" e eyvallah o da tamam dediniz. mülakata girdiniz çıktınız.
tüm bunlar bitince devlet diyor ki kardeşim seni kadroya almıyoruz. seninle gel sözleşme yapalım. bu sürede benim istemediğim sendikaya üye olamazsın, benim atadığım müdürle ters düşemezsin, benim müfredatımın dışına çıkamazsın, reisimize laf uzatamazsın, sosyal medyada istediğini paylaşamazsın diyor. bu sözleşme 4 yıl sürecek. eğer sözleşme süresince uslu çocuk olursan seni kadroya alırız diyor. e "eyvallah" diyorsun. "peki ya uslu olmazsam" işte o zaman sözleşmeni iptal ederiz ve tekrardan sınava girersin. "aman allahım, peki uslu olacağım. ilk günden gidip sizin sendikanıza üye olacağım" ahahah gerek yok kardeşim biz zaten seni atadığımız gibi otomatikmen sendikaya üye yapıyoruz, götün yiyorsa çık.
e tama dedik. dur daha bitmedi. "ne var lan yine?". bir güvenlik soruştuması yapalım önce. neme lazım. e hadi o da tamam.
4 yılın biter. uslu çocuk olursun. van'ın bilmem ne köyünde. Sonunda dersin ki "e beni kadroya geçirin" yoooook öyle hemen kadro. sen 2 yıl daha bu köyde dur sana kadro veririz.
yani lafın kısası öğretmen olmakta zor, öğretmen adayı olmakta. tüm bu süreç bir insanı o kadar gerer ki. kardeşimizin ailesinin başı sağolsun.