kimse okumasa da

entry365 galeri
    299.
  1. Nankör bir bel fıtığını taşıyorduk kara yazgımızda.
    Aslında nankör olan bel kaslarımızdı.
    Bir yıldan daha fazla süredir yüzüyorken en büyük amacımız biraz acısız işimizi yapabilme gayretimizdi.
    Acıya karşı değildik ama yolun sonuna gelme fikri bizi ateş içinde bırakıyordu.
    Yoksa çoktan tanımıştık bu hastalığın belirtilerini ve vücudumuzun dayanma sınırlarını.
    Altı ayda bir başımıza bela oluyor ve hastahanelerinde kas gevşetici iğne kuyruğunda ayakta beklemek zorunda kalıyoruz.
    Bel fıtığı hastaları için ayakta uzun süre kalmak zordur.
    Birde önce doktor kapısında iğne olma izni için beklemelisiniz.
    Kağıda atılan öylesine imzanın sonunda iğne olabilirsiniz.
    Hastalığınıza ve geçici çözümlerine ermişken prosedürler için işten sonraki hayatınızda ayırdığınız kitap okuma zamanından iki saat kadar feragat etmek zorundasınızdır.
    Kimseye değil nankör bel kaslarıma kızıyorum aslında.
    Bu kadar insanın acil servise sığmasını mı yoksa bu kadar insanın hep beraber hasta olduğuna mı şaşırırsınız?
    Benim için altı ayda bir gittiğim ibret yeri haline gelen yer eve döndüğümde aklımı başıma getirip kafamı karıştırıyordu.
    Gözümün önünden gitmiyordu gördüklerim.
    Bir gün yaşlanmak ve hastahane köşelerinde sürünerek ölmeden önce basit zannedilen bel fıtığından dolayı oraya giderek gözlemde bulunduğumdan dolayı teşekkür etmem mi gerekiyor?
    Beterin beteri var denilerek itiraz etmediklerimiz tabakta kaldıklarından dolayı bizi kovalamaktan vazmı geçecekler?
    Damacana dolusu şarabın içerisinde yaşarken hayatı fark etmeyen biz miydik yoksa hayat mı suçluydu?
    0 ...