şimdi neden en kek takımlardan oluşan bir grup değil de daha dengeli bir grup istiyorum?
yukarıda yazdığım grup benim için minimum kalitede bir gruptur. bunun altında kalacak kalitedeki bir grubu değil ama üstündeki bir grubu tercih ederim. çünkü galatasaray'ın son bir kaç senesindeki avrupa maçlarına bakınca hep kendi kalitesinde veya daha zayıf takımlarla eşleştiğini görüyoruz. buna rağmen galatasaray bu maçları ya zar zor geçiyor, ya da geçemiyor.
yani galatasaray büyük takımlarla oynamayı unutmuş. uefa kupasını kazandığı zamanlara bakarsak galatasaray'ın en büyük kazancı hep büyük takımlarla oynamasaydı. juventus'la, dortmund'la, chelsea'yle, milan'la oynaya oynaya büyük takımlarla mücadele etmeyi öğrendi galatasaray. bunun sonucunda da yenile yenile yenmeyi öğrendi.
galatasaray'ın uefayı kazandığı kadrosuna bakın, bir de ertesi seneki kadrosuna. değişen iki şey var. hakan şükür ve fatih terim gitmiş, mario jardel ve mircea lucescu gelmiş. ama oynanan futbolda müthiş bir gelişim var. eskiden daha dengeli, savunmayı ve orta sahayı sağlam tutan bir takım varken, ikinci sene rakibi bunaltan, sahada ölümcül baskı kuran takım var.
işte bunun tek bir sebebi var, kendine güven.
ama şimdi o takım yok ortada. ve galatasaray'ın bu aşamaları en baştan geçmesi gerekiyor. fenerbahçe bunu bir önceki sene yaptı. dinamo kiev, alkmaar, newcastle, palermo iyi takımlardı ve fenerbahçe bu takımlarla mücadele etmeyi öğrendi. geçen sene de elindeki oyuncuları koruyarak ve iyi takviyeler yaparak daha da üst seviyeye çıktı.
şimdi beklediğimiz bunu galatasaray'ın da yapması. kadro kalitesi olarak oradaki bütün takımlarla kafa kafaya oynayabilir galatasaray. bunun için iki şey gerekiyor, nasıl oynayacağını bilmesi ve kendine güvenmesi.
bu sene bunu başarabilirse eğer uefa kupası yine de zor bir ihtimal ama, bundan iki veya üç sene sene sonrasında şampiyonlar liginin kazanılması bir hayal olmaktan çıkar.