4. yılıma girmiş olduğum bu şehir öyle garip bir yer ki; içinde bulunduğum süre zarfı boyunca sürekli buraya küfrediyorum ama gittiğim gün direk özlüyorum. Koca bir hatay usulü tavuk döner ve aspavadan oluşan Kızılay ile, taşı sıksan içinden alkol akacak Tunalı ile, koca bir nargileden oluşan Balgat ile, yere bakarak yürürseniz günde 200 lira kazanabileceğiniz Çayyolu ile, rüzgarı bile Ankara havası ritminde esen Cebeci'si ile ve en önemlisi 4 yılımı verdiğim, hayatımın en kötü ve en güzel anlarını bana bir arada yaşatan Beytepe ile sevdim ben Ankarayı. (Anıtkabir'den bahsetmesem çok üzülürdüm ama yazacak bir şey bulamadım o yüzden parantez içinde yazdım)