ezan

entry420 galeri video5
    70.
  1. müslümanlara, günde beş kez, belli bir yerde namaz kılmaları ve namaz için toplanma vaktinin geldiğini ilân etmek, namaz için yapılan çağrı. arapça bir kelime olan ezan; bildirmek, ilân etmek demektir.

    yüksek bir yere çıkıp gür sesiyle tüm insanlara yeryüzünde tek egemen gücün allah, tek önderin hz. muhammed olduğunu allah adına korkusuzca haykıran; allah'ı ilâh ve rabb; hz. muhammed'i de kendilerine önder kabul eden müslümanlara da inandıkları allah'ın önünde topluca ibâdet etsinler, bir ve beraber olduklarını, yeryüzündeki zulmün yerine allah'ın adaletini yerleştirmek için her an hazır olduklarını düşmanlarına gösterip onlara korku, müslümanlara güven versinler diye camiye çağıran kişiye de müezzin denir.

    ezan, bir yerin müslümanların mı yoksa zorbaların mı kontrolünde olduğunu belirten bir işaret, bir semboldür. korkusuzca ve doğru bir şekilde okunan ezan o yerin islâm beldesi olduğunu gösterir. islâm fıkhında, bir yörenin daru'l-harp* veya daru'l islâm * olduğu tespitinde orada ezanın okunup okunmadığı dikkate alınan ölçülerden biridir.

    müslümanlara namaz mekke döneminin dokuzuncu yılında farz kılındığı halde onlar namazlarını ezan okumadan kılıyorlardı. çünkü mekke'de zayıftılar; orada güçlü olan, toplumda hatta allah'ın evi kâbe'de egemen olan müşrik düzendi. bu yüzden müslümanlar kendi yönetimlerinde olmayan ve güçsüz oldukları bir yerde açıkça ezan okumakla yükümlü tutulmamışlardı.

    medine'ye hicretin birinci yılında birbirlerini "es-salâh es-salâh (namaza namaza)" veya "es-salâtü câmlatün (namaz toplayıcıdır, namaz için toplanın)" şeklinde namaza davet ederlerdi. ancak bu şekildeki bir çağrı yeterli olmuyor, uzakta oturanlar bu sesi duymadıkları için namaza yetişemiyorlar ve bu yüzden de islâm cemâatinin biraraya gelmesinde zorluklar oluyordu. peygamber efendimiz (s.a.s.) sahâbelerini toplayarak namaza çağırmak için nasıl bir yöntem kullanmak gerektiğini kendileriyle istişâre etti. sahâbîler birçok teklif getirdiler:

    - çan çalalım ya resulullah.

    - o hıristiyanların adetidir, olmaz.

    - boru çalalım.

    - o yahudilerin adetidir, olmaz.

    - o zaman ateş yakalım ya resulullah.

    - o da mecusilerin adetidir, bu da olmaz.

    bayrak dikme teklifi de uygun görülmeyince müslümanlar ortak bir karara varamadı ve toplantı sona erdi. abdullah b. zeyd de diğer sahâbiler gibi üzüntüyle evine döndü ve yattı. abdullâh şöyle anlatır:

    "ben de üzüntülü olarak yatmıştım. uyku ile uyanıklık arasında iken üzerinde yeşil elbisesi olan biri yanıma geldi, bir duvârın üzerinde durdu. elinde bir çan vardı. aramızda şu konuşma geçti:

    - onu bana satar mısın?

    - onu ne yapacaksın?

    - namaz için çalarız.

    - ben sana bu konuyla ilgili daha hayırlı bir şey versem olmaz mı?

    - olur, dedim. hemen kıbleye karşı durdu ve okumaya başladı:

    "allahu ekber, allahu ekber

    allahu ekber, allahu ekber

    eşhedü en lailahe illallah,

    eşhedü en lailahe illallah

    eşhedü enne muhammeden

    resûlullah eşhedü enne muhammeden

    rasûlullah hayyaala's-salâh, hayyaala's-salâh hayyaala'l-felâh, hayyaala'l-felâh allahu ekber, allahu ekber

    la ilahe illallah "

    ezân-ı muhammedî diğer bir ismidir.

    ezanla alakalı kur'an-ı kerim'de sarih olarak bir delil yoktur. ancak fukaha-i kiram ve müfessirin-i izam, "insanları hakka davet eden sözden, sesten daha güzel, daha tatlı bir ses ve söz var mıdır?" (fussilet, 41/33) ayet-i kerimesindeki "hakka davet" ifadesini ezan manasında anlamışlardır.

    mehmet akif ersoy'un da dediği gibi;

    bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
    ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

    dünyada ezan sesi hiç susmamaktadır. zaman dilimi içinde her dakika bir köşede ezan okunmaktadır
    1 ...