istanbul'un şehirleşme kültürü, şehir planı, statüsü, doğal güzellikleri vs. napolyon'un yaşadığı tarihlerdekine benzer bir halde olsaydı istanbul gerçekten de dünyanın sayılı kentlerinden biri olabilirdi. ne varki geçen süreçte izmir medenileşmiş, batı kültürünü ve demokrat yapıyı benimsemiş, tarihine ilk çağlardan son döneme kadar sahip çıkmış, içerisinde barındırdığı azınlıklara ve onların kültürüne sahip çıkmış, nispeten daha planlı bir şehirleşme süreci yaşamış, bir etkinlikler ve fuarlar şehri olmuş, gören herkesi kendine hayran bırakır bir duruma gelmiştir. bu dönemde istanbul saçma sapan bir biçimde büyümüş, nadide bir şehir koskoca bir doğu kasabasına dönüşmüş, insanları şehirde yaşayan şehirleşememiş insanlar haline gelmiş, ne doğal güzelliklerine ne tarihi dokusuna tam sahip çıkamamış bir orta anadolu köyüne benzeyen yapısıyla içine edilmiştir. şu anda bırakın türkiye'yi, tüm akdeniz, ege ve avrupa'daki denizle bütünleşmiş şehirler arasında izmir'le karşılaştırılabilecek bir şehir yoktur. ne de olsa ismini amazon kraliçesi smyrna'dan almaktadır.
