sol popülizm yüzünden güme giden bir şehir.
mimarisiyle, kanallarıyla, sokak aydınlatmalarıyla, köprüleriyle belki avrupanın en estetik şehirlerinden biridir. tabii merkezden uzak yerlerinde dolaştığınız sürece bu şehrin o estetik dokusunu hissedersiniz. merkez leştir. turistler sabahtan ot içmeye başlarlar. her taraf esrar kokar. şehrin tam kalbinin attığı yerde kerhaneler sokağı vardır. pattaya görmüş bir insan olarak, red light ortamı bana çok daha leş geldi.
akşam oldu mu her yerden çığlıklar, bağırışmalar duyarsınız. ingiliz ve alman gençleri akın akın "özgürlükler"in bokunu çıkarmaya gelir buraya. bir de gruplar halinde dolaşır şerefsizler. "hurrraaaa yasal ot, yasal mantar, yasal fuhuş hurrraaaa!" diye gezerler etrafta. amsterdamlılar da zaten bıkkın ve yılgındır. suratsızdırlar. turistlerden pek hazzetmezler.
benim tavsiyem böyle güzel bir şehrin merkezini değil, merkezden biraz uzak yerlerini (örneğin jordaan gibi) dolaşmanızdır. hatta gece yürüyüşü yapmak ayrı keyifli. sessiz sakin, etrafta ot çeken ingiliz ve alman ergenleri yok, abuk subuk dazlak kafalar yok, "karı götürek yuav" diyen abaza italyan&türk turistler yok. ve merkezden uzaklaştıkça amsterdamlıların güler yüz gösterme oranları da git gide artıyor.
kısacası bence sol popülizm şehri bok etmiş. amsterdam gibi güzel bir şehrin turist için böyle saçmalıklara ihtiyacı yok. fuhuş ve hafif uyuşturuculara karşı değilim, ama ne gerek var şehrin kalbinin attığı yere, direkt tren garının karşısına böyle bir bölgeyi kurmaya? at amsterdamdan 1 saatlik mesafede bir yere. bunları isteyen oraya gitsin.