türbanlı arkadaşın türbanını çıkarması

entry3 galeri
    1.
  1. başlığın tamamı ''türkiye'nin özgür ve demokratik ortamıyla tanınan üniversitelerinden birinde yeni gelen rektörün türbana takması üzerine arkadaşın türbanını çıkarmak zorunda kalması''dır ve şu şekilde vuku bulmaktadır:

    aynı sınıftaki türbanlı bir kızla arkadaş olursunuz. arkadaşınız diğer çoğu türbanlının aksine açık görüşlü, kafa dengi biridir; karşı cinse karşı herhangi bir önyargısı yoktur. türbanı kendi isteğiyle taktığını iddia etse de buna pek inanasınız gelmez; ne var ki, kafasındaki örtünün onun için bir şekilde önemli olduğu bellidir, o yüzden pek üzerinde durmazsınız bu konunun. geçen zaman içinde, birçok şey yaşar ve paylaşırsınız onunla. ('yalnızca' arkadaş olarak)

    sonra yeni ders yılı gelir, yeni rektör türbanı üniversiteye sokmayacağını söylemektedir. arkadaşınızla konuşursunuz, okumak için gerekirse, istemeyerek de olsa türbanını çıkaracağını söyler, siz de destek verirsiniz bu kararına. derken okullar açılır, okulun ilk günü türbanlı öğrenciler protesto gösterisi düzenlemiştir. arkadaşınıza telefon açarsınız, sesi biraz buruk gelir sanki ama söylediğine göre herşey yolundadır. o gün görüşmek istersiniz ama işi olduğunu, görüşemeyeceğinizi söyler.

    derken içinize bir kurt düşer, ''acaba benden utanıyor mu?'' diye düşünmeden edemezsiniz. aslında biraz da çekindiğinizi fark edersiniz, onu o haliyle ilk gördüğünüzde ne olacaktır acaba, hiçbir şey olmamış gibi mi davranmanız gerekmektedir, sizden gözlerini kaçıracak mıdır, onu teselli mi etmelisinizdir, yoksa karşılıklı gülüşecek misinizdir sarkastik bir edayla? oldukça zor bir durumda hissedersiniz kendinizi, tüm bunların müsebbiplerine, her iki tarafa da epey sitem edersiniz içinizden... bir süre görüşmezsiniz.

    bir gün derse giderken güzel, kumral bir kız yanınıza gelip selam verir size. ''ne oluyor ya?'' falan derken beyninizde bir şimşek çakar, bu o arkadaşınızdan başkası değildir. ne kadar da farklı gözükmektedir şimdi... ''derse yetişmem lazım, bugün görüşelim istersen'' der, ''tamam'' dersiniz hala şaşkın bir şekilde, bir yandan da içtenlikle gülümseyerek onun yeni hali karşısında. o gittikten sonra çelişkiler içinde kalırsınız, bir yandan onun hep böyle kalmasını isterken bir yandan da anarşist geçinen biri olarak ona zorla türbanını çıkarttıranlara karşı çıkmanız gerekir; ne var ki hiç gelmez içinizden, ''iyi oldu'' düşüncesini beyninizden atamazsınız bir türlü.

    o gün buluşursunuz kampüste, şuradan buradan konuşurken laf türban konusuna gelir. ''umarım o aptal bez parçasını bir daha takmazsın, böyle ne kadar da güzelsin!'' demek istemenize rağmen ağzınızdan en samimiyetsiz haliyle ''üzülme, rektör fazla dayanamaz baskılara, eskisi gibi olur yakın zamanda.'' gibi bir şeyler çıkar. duygularınızla düşünceleriniz bir kez daha çatışmaktadır işte, ne var ki sizi buna zorlayan sisteme lanet etmekten başka bir şey gelmez elinizden... ne var ki her şeye ve herkese inat, arkadaşlığınız hiçbir şey olmamış gibi devam eder; sizi birbirinize yabancılaştırmak, kanlı bıçaklı hale getirmek için her yolu deneyen kodamanlara rağmen, en insanca haliyle.
    3 ...