ölümünden iki gün evvel benim için babam kadar kıymetli olan amcamla, hasta yatağında bir konuşma geçmişti aramızda. o an neler konuştuk, neler söyledik birbirimize hiç hatırlamıyorum. tek hatırladığım, o heybetli cüssesinden geriye yatağında, küçücük kalmış görüntüsü ve bakışları... korku veya çaresizlik değildi gözlerinde gördüğüm, merak ve tedirginlikti daha çok. kendisini neyin beklediğine dair en ufak bir fikri olmayan küçücük bir oğlan çocuğunun endişeli bakışları...
koskoca amcam, sanki o an, dudaklarımdan bu düğümü çözecek gizemli sözcükler dökülüverecekmiş gibi sonsuz bir merakla bakan endişeli bir çift gözden ibaretti karşımda. çok istedim o an, ne anlama geldiklerini benimde bilmediğim o sihirli sözcükleri ceplerimden usulca çıkarıp, kimseler görmeden avuçlarının içine bırakabilmeyi.