Düşüncelere öyle çok dalmıştı ki, kendini davası için, daha doğrusu bu davanın yolunu belirlemek için kapatmış, sınırlandırmış ve bedenini ölüme sürüklemişti.
Oysa istese, fikirlerini bir kenara atıp fabrikatör çocuğu olan can dostu Engels ile birlikte mükemmel lüks bir hayat sürer; açlıktan, hastalıktan çocuklarının ölmesini engellerdi ve adam gibi yaşardı, insan gibi.
Ama o kendisi insan gibi yaşasın diye başkalarını köle yapmak istemedi, dahası bunu isteyenlere karşı mücadele vermek ile geçti ömrü ve dünya tarihine ilk kez sınıf eksenli bu mücadelenin bilimsel temelini attı.
Düşüncelerine öyle önem verir, zaman ayırırdı ki, kendi ve çevresi ile ilgilenemezdi yaşlandığında.
Rivayet edilir ki Marx öldükten sonra cenazesini almaya gelenler, marx'ın yaşadığı odada bir dakika kalmayı bile eziyet kabul ettiler.
Oysa Marx orada hayatını geçirmiş, daha doğrusu başkalarının hayatını değiştirebilmek için kendi hayatını feda etmişti.