yardım isteme ihtimaline karşı arayı sıkı tutmanız gereken, genelde merdivende karşılaşıp iyi günler dilediğiniz, şimdilerde ise konuşmamak için koşar adım evlerine giren insanlardır.
bana göre çoğu sevimsizdir. yine de saygıda kusur etmezdim. çocukluğumda komşularımız vardiyalı işçilerdi, babam dahil. annem de migren hastasıydı. sessiz olmak bizim evde zorunluluk olmuştu bir bakıma. biraz sert yürüdüğümüzde uyarırdı ailem "insanları rahatsız etme" diye. keza komşular da birbirine saygılıydı.
şimdi okuduğum şehirde tek kalıyorum. insanları rahatsız etmemek adına hala kulaklıkla müzik dinliyorum. ama yan komşum pazar günü sabah 9dan itibaren yüksek sesle müzik açıp el kadar evi 35 kez temizliyor. 2 kişiler bir de. merdivenden çıkarken böğürerek gülenler var. tepinen insanlar var her tarafta ve bu insanlar çocuk değil. şu an bile; üst kat olduğunu tahmin ettiğim evde bir delikanlı sevgilisine ayar çekiyor. rap yapar gibi, öyle hızlı ve sesli ki! gidip öpüşün de barışın demek üzereyim sırf biraz daha sinirlenip adamı boğazlamamak için.
topluluk içinde yaşarken uyulması gereken yazısız kurallar vardır. apartmanda kükrememek gibi. bu insanlar yeraltında mı büyümüş anlam veremiyorum. sese karşı fazla hassas olduğumun farkındayım ama o insanlar da saatin, çevresinde yaşayan insanların farkında olmalı. duvar yumruklayan yaşlı teyzelere dönüşmek üzereyim. zaten yapmadığım bir şey değil.