bu bakış açısıyla irdelediğinizde mesnevi’de de şirk kokan dizeleri görebilirsiniz; ancak şunun ayrımını yapmak gerekir: tasavvuf, islam ya da islam'ın yasa ve hükümleri değildir. öyle ki tasavvufun bir dine bağlı olması gerekmez; yalnızca bir din ile temellendirilebilir, gölgesine sığınılabilir. dünya'nın bilinen tarihine baktığınızda çeşitli dinlere mensup -pasifik'ten çin'e, adriyatik'ten hindistan'a kadar- hem tasavvufa hem de ünlü sufilere rastlayabilirsiniz. tasavuf; insanın mana alemindeki yükselişini, ruhun kat ettiği basamakları, içsel derinliğe giden yolu ve saf enerjiye ulaşmaya olan ümidi tasvir eder ki tasavvufun strateji ve yöntem değiştirmiş halini -özellikle 1970'lerde- parapsikoloji'de görürüz. ancak, ne yazık ki, bazı kavram ve düşünceler günümüzde sığ bir bakış açısıyla yorumlanır oldu. farklı görüngelere uzağız, önyargı ise düşüncelerimizi soğuk ve taş duvarlar arasına prangalamış vaziyette. elbette bu kişilerin olduğu kadar yalnızca pozitivist paradigmanın ilkeleriyle dayatılan eğitimin suçu. bunun yanında biraz da felsefe okumanız dileğiyle. saygılar efendim.
erkehan ph.d.