iki yarımdan bir bütün elma olmak (biz olmak)
iki bütün elmanın bir tabakta olması (biz olmak)
farklı algılayışlarda "biz" olmalar.
hangisinin benimsendiği ne fark eder aslında bil(e)miyorum, "biz" olmayı yaşamanın tadını hissetmek noktasına varınca...
varamayanlar için ise farkı farkettirmek gerek el(dil)den geldiğince...
ayrı bir tabağa konarak "biz" olan, ne kadar "biz" dir?
tabak kendilerini diğer "biz" lerden ve "ben" ve "sen" lerden ayrı tuttuğu sürecedir. marifet ehli burada "biz" olduk diyen "ben" ve "sen" ler değil de, tabak oluyor. tabak, her hangi bir etki ile tabaklık mefhumu sorgulanır hale geldiği anda, kolayca "ben" ve "sen" oluvereceklerdir.
bu mudur diye sordurur; zorlanıp sarsılmayayım niyetiyle böyle bir "biz" liği tercih ettiren.
diğer yarımı buldum der bütün olma sevincinde olanlar.
diğer yarıda yok oluşun tadına varır. ilahi bir "biz" olmadır. kaynaşmanın tadında kişiliğimi yitirdim kaygısı yoktur. öyle özgüven fışkırır ki; "ben" ya da "sen" derken dahi "biz" demeyi kastediyor olmaktan yüksünmez.
bir tevafuk ile "biz" olunmuştur sorgusuz sualsiz. ve "biz" olmaya sebep görülmediğinden, zamandan ve mekandan tenzihtir.
"biz" likten yok oluşa gitme nasıl söz konusu olacaktır...?
"yok oluş" ile olacaktır.
notumsu: yarımı buldum deyip "biz" olmaya mangal gibi yürek gerek. közde yanmak her yüreğin harcı değildir. ondandır, kibarca, zamanda kırılmaları yaşamak...