oysa ne çok insan var...
insan olmaları, hepsinin ortalıkta bedenleriyle insan kılığında dolaşmalarının yanında, ruhlarıyla da ne kadar insan olabildiklerine bağlı.
ne kadar insan olabilmek(!)(?);
insan, yetişmesi en zor olan mahluk.
ihtiyaçları sağlanmalı, bakılmalı, ilgilenilmeli ve hepsinden önemlisi sevilmeli.
insanın olgunluğundan bahsederken, 'hamur' ve 'maya' gibi kelimeler kullanırız.
maya: buna bir şey demek çok mümkün değil benim için, ilim, bilim, felsefe, mantık bunun içinden çıkamamışken. yine de bir deneyeyim kalemimi kıracak değiller ya.
bir damar bu maya. hani, pekmez sucuğu olur, cevizli pekmez sucuğu. benzetmeye çalışırsak bilmeyenler için; hortum gibidir, dağılmadan durması için pekmez ve cevizler bir ipe tutundurulurlar. işte insanın mayasını, bu ipin varlığına benzetiyorum. aynı zamanda ipin cinsi, kalitesi gibi mayanın da değişeceğini düşünüyorum. bu ip olmaz ise ortaya pekmez sucuğu diye bir şey çıkmaz da serilerek kurutulmuş pestil çıkar ki bu da kumaş gibidir: ilk ele katan istediği şekli verecektir. özü, iradesi olmayan. bunu ise insana benzetmek hiç içimden gelmiyor.
hamur, ya hamur!
hamurun 'iyi' olması; katılan suyun miktarıyla çok alakalı. un miktarına göre su katmalı.
su, hamuru hamur yapan iken sevgi de insanı insan yapandır.
hamurun suyu az olunca unu dağılır, bir araya gelemez. verilmiş bol un ama verilmemişse yeteri kadar su, bir araya gelmez onca un, araya gider, etrafa saçılır, dağılır, kendini bulamaz.
değil midir; sevgisi yeterince verilmemiş ruhlar bir bütün olamazlar hayatları boyunca. dokunanın elinde dağılıverirler de dokunana acı verirler sadece. dokunan, belki bir süre uğraşır, emek verir; emeğinin teri eksik olan suyu karşılarsa ne mutlu emek harcayana. ki bir "can"ın insanlaşmasına vesile olmuştur. ya "can"a ne demeli kendini bulmanın tadını çıkarsın gönlünce.
ne bedenler gördüm, bol unla ihya edilmiş yaratıcısı tarafından da, eline verilen ebeveynler katamamışlar suyu yeteri miktarda. dağınıklar, acı içindeler. toparlanamazlar, sağda soldadır parçaları.
ee, böyle bedenler ebeveyn olursa neler olur?!
ya; katıverirler una suyu ölçüsüzce de; cıvır, cıvır, cıvır. dokunana yapışır, üstünde kalır, bin pişman eder dokunduğuna, vesselam çekilmez.
ya da; eksiği bilirler de, tecrübeleri ve emeklerinin teriyle bir kıvama gelebilirler. ki bunlar, ne ala hamur yoğurur.
notumsu: tüm çeşitlerin yanısıra, 'ol' mayı bilenler illaki olgun ellerle yoğurulmaz. mayasıyla hayatın yoğuruşunu kavrayabilmiş, nice yalnız 'ol' muş(lar) vardır.