ikinci dünya savaşı'nın son bir yılına doğru şehir bombardımanları başlamış ve iki tarafta her gün birbirlerini bombalamaya başlamıştır. savaşta bile kurallar ve belli başlı etik değerler vardır. buna rağmen franklin d. roosevelt, winston churchill ve adolf hitler, bu etik değerlerin hiçbirisine itibar etmeyerek, sivillerin üzerine amansızca bombalar yağdırmaları için hava kuvvetlerine emirler vermeye devam etmişlerdir. müttefikler tarafından sürekli şehirleri ve sanayisi vurulan almanya için müttefikler dahilinde şu düşünce haiz olmuştur; "almanya her an teslim olabilir!"
lakin işler*, pek de planladıkları gibi gitmemiştir. almanya, korkutucu wehrmacht gücünü son kez sahaya sürmüştür. savaş endüstrisi bitmiş bir almanya ve yorulmuş bir wehrmacht da rağmen, korkutucu bir hasım olduğunu bir kez daha ispatlamıştır. wehrmacht, kalan son topraklar için sınır savaşı başlatmıştır. avusturyalı tarihci jörg friedrich, wehrmacht için şunları söylüyor;
"alman wehrmacht birlikleri, bugüne kadar herhangi bir savaş alanında görülmüş en korkunç, en acımasız ve en cesur birliklerdir."
pek tabii bu görecelidir. bahse birlik wehrmacht olduğu için, bu sözü de eklemek istedim.
konuya dönecek olursam; wehrmacht, savaşın sonuna doğru beklenmedik devasa bir sınır saldırısı düzenlemiştir. savaşa sonradan dahil olan amerika, bu çatışmada başka hiçbir çatışmada olmadığı kadar asker kaybetmiştir. çatışmaya müteakip almanya, kendi hava roketlerini de kullanmıştır. bu roketleri ise londra semalarına yollamışlardır. sözün özü; wehrmacht, bitti denilen o günlerde bile muhteşem bir yıkım yaratabilecek potansiyele sahip bir birlik idi.