Bugün sizlere bir bulbasaur tasosu için yediğim dayağı anlatacağım.
18 yıl önce tarihte bugün. işte 10 yaşına bastık ya amk tüm
işler bize kakalanıyor. Elektrik faturası su faturası.
Canım anam verdi kredi kartını. "Al dedi 20 lira çekeceksin,
fişiylen beraber getireceksin."
Çıktım neyse çarsıya gidiyorum. Bir baktım ezeli düşmanım Taner Fatih Cesur.
Biliyorum onda bulbasaur var. Kapışmam lazım. Kekecem. Bizde kekilirdi.
2000-2001 senesinden bahsediyoruz. Taso/futbolcu kartı savaşlarının rus ruletinden
daha tehlikeli olduğu dönemler.
Puşt israfil vardi bizim. bilerek küçük taşların üzerine yerleştirip
tek vuruşta kekiyormus küçük çocukları. A. koyduk onun.
Neyse rekabet büyük. Uzun sürüyor oyun haliyle. Anam meraklanmış olacak
çıkmış evden. Şans eseri yokuştan inerken gördüm.
Gitti bulbasaur falan kalmadı. Korkudan başladım bankaya doğru koşmaya.
kalabalık aylar 1000m engelli koşu. Düşüp yakalanırsam bankaya gidip eve dönene kadar dayak.
Amk ATM si dokunmatikmiş. Yapıştırdım yanlışlıkla 200 milyonu.
Nasıl geri verip 20 milyon alabilirim ki diye düşünürken bir ses geldi ama
yönünü anlayamadım. Bereket annem tek atıp bayıltıyor. Böyle durumlarda acı hissetmiyorsun.
Eve gittik bağırış çağırış. 200 milyon çektim diye bir saat sopa, üstüne taso oynadım diye yine sopa
ama ben hala bulbasaur tasosunu düşünüyorum.
Çok güzeldi abi yeşil yeşil. Oyunda da daima Bulbasaur seçerdim.