bahçede zerdali ayıklardık, bana çekirdeklerini satma hakkı verirdin, benim olurdu o para. ne yapıyorlar bu acı çekirdekleri diye sorardım, ilaç yapıyorlarmış büyük şehirde derdin, hatırlamıyorsun tabii.
küllü su yapardık, saçım yıkanınca yumuşacık olsun diye. dedem yokken bahçenin ortasında yıkardın beni. küllü suyu kendim almak isterdim, hep bulandırırdım, çok isterdim hep senin gibi daldırıp almayı.
elimde yumurta başında kedi gibi beklerdim ekmek yaptığın günlerde, son kalan hamurla bana yumurtalı ekmek yapman için.
beni en çok sen severdin, bana sevgiyi öğretendin. bir çocuğa hiç kızılmadan sevilmek ne kadar iyi gelir sen öğretmiştin. şimdi beni tanımıyor olman ne kötü, oysa kızımı da benim kadar severdin.